27 Şubat 2019 Çarşamba

Kafa İzni

Ne zamandır elimdeki çeviri düzeltisini bitirebilmek için bütün gece çalışıyor, sabah 5-6 gibi yatıyordum. Ertesi gün de 12 gibi kalkıp kaldığım yerden çalışmaya devam ediyordum (Çünkü yaşasın evden çalışmak, oleeey...) Neyse efendim, geçen pazar gecikmeli de olsa nihayet düzeltiyi bitirip yayınevine yolladım, sonrasında da birkaç gün kafa izni yapayım dedim. Sen misin bunu diyen?

İlk işim uyku saatlerimi bir düzene sokmaya çalışmaktı. Böylece bu sabah kargalar kahvaltılarını etmeden fırladım yataktan. Dedim madem yeni bir gün, yeni bir başlangıç, o zaman yepisyeni kıyafetler de giyeyim tam olsun. Böylece dolabımın kapağını açıp yeni bir kazak ve pantolon aramaya koyuldum.

Tam o sırada tepemden GACIRT! diye bir ses gelmesin mi? "Neler oluyor?" diye yukarı bakmamla birlikte dolabın üst kapağının yerinden çıktığını ve kafama doğru düşmekte olduğunu âdeta kayalar tarafından ezilmek üzere olan Coyote edasıyla izledim...

O kapağın köşesi önce sol kaşıma KÜT! diye inmez mi? Ben "Yandım Allah!" demeye kalmadan oradan da sol dizime çarpmaz mı? Çarptı vallahi... Gözümü mü tutayım, dizimi mi kavrayayım derken kıç üstü yere düşüverdim üstüne. Hem kaşım şişti, hem dizim tabii. İkisi de balon gibi oldu.

Şimdi yatakta iki seksen uzanarak "kafa izni" yapıyorum...

Bu hikâyeden çıkarılacak ders: Erken kalkmayın, uyuyun.

22 Şubat 2019 Cuma

Yeni Çeviri: Kara Prizma - Brent Weeks

Editörüme, "Yetti artık bilimkurgu çevirdiğim! Fantastik yok mu fantastik?" diye çemkirmem sonucunda masama gökten güm! diye düşen ve "Allah belamı verdi" dedirtecek bir kalınlığa, 728 sayfaya sahip bir epik fantazya romanı Kara Prizma... Ve kendisi bugün itibariyle raflardaki yerini alarak Türk okurlarla buluştu.

Brent Weeks ülkemizde çok tanınmasa da yurt dışında hayli popüler bir yazar. Bu kitabında da Brandon Sanderson'ın izinden giderek tamamen özgün bir dünya ve orijinal bir büyü sistemi yaratmış. Kara Prizma'da büyü ışığın tayfları kullanılarak yapılıyor ve her rengin farklı farklı özellikleri, farklı farklı güçleri var. Herkes her rengi kullanamıyor. Hepsini kullanabilense sadece tek bir kişi var: Prizma, yani kitabımızın kahramanı.

Yazar her renk için ayrı ayrı kurallar ve özellikler tasarlamış. Sonra da bunları kitabın arkasında detaylı ekler olarak açıklamış. Bunun yanı sıra her karakterin bir geçmişinin olması ve yıllar önce yaşanan büyük bir savaşta kiminin müttefik kiminin düşman olması ancak kitapta geçen olaylarda, yıllar sonra tekrar karşılaşmaları onlara derinlik katıyor.

Kitap üç karakterin bakış açısından anlatılıyor. Bu diyarlardaki en büyük ışıktar (ışık kullanıcısı) olan Prizma Gavin Guile; yetenekli bir Kara Muhafız olan Karris Beyazmeşe ve öksüz Kip. Gavin'in bölümlerini çok sevdim, Karris'in bölümlerinde kararsız kaldım, Kip'e ise bol bol sövdüm :)

Aslında bu kitabı çevireli bayağı oldu; 2017 yılında, yaklaşık beş aylık bir süreç içerisinde çevirmiştim. Ama çok kalın olduğundan editörlük ve düzelti süreci de uzun sürdü elbette. Romanı önceki çevirimde olduğu gibi sevgili Setenay Karaçay yayına hazırladı ve birkaç yanlışımı ve eksiğimi düzelterek en kocamanından şükranlarımı kazandı. Editörlüğünüyse sevgili Emre Aygün yaptı.

Işıkyaratan Serisi toplamda beş kitaptan oluşuyor. Yurt dışında şimdilik ilk dördü yayınlanmış, beşincinin de bu sene çıkması bekleniyor. İnşallah keyifle okursunuz ve geri kalan kitapları da çevirmek kısmet olur...

20 Şubat 2019 Çarşamba

Aradığınız zihne şu an ulaşılamıyor

Durum: Dün gece geç saatlere kadar çalışan çevirmen kişisi, sabah kalkıp giyindikten sonra bir elinde cep telefonu öbür elinde de çoraplarıyla çalışma odasına gider. Uykulu gözlerle telefonu masaya, çorapları da yere atar.

Sandalyesine çöker ve gelen mesaj var mı diye telefona bakmaya karar verir. El yordamıyla çalışma masasının üstündeki telefonun sert hatlarını arar ama onun yerine eline bir çift yumuşak, hafif tüylü kumaş gelir. Gözlerini zar zor açtığında çoraplarının masanın üstünde durduğunu görür...

Soru: Çevirmen kişisinin telefonu nerededir? :(

A) Yerde
B) Yerde
C) Yerde
D) Hepsi