Babam geçen gün çeviriyle ilgili yaptığım paylaşımı okumuş. Yanıma gelip, "Ne çeviriyorsun sen şimdi? Konusundan biraz bahsetsene," dedi.
"Şimdi baba... Nasıl anlatsam ki? İnsanlar uzaya çıkmış, tamam mı? Bir sürü gezegeni kolonileştirmişler. Bir gezegen var, halkı komple Çinli."
"Allah Allah... Eee?"
"Bu Çinlilerden bazıları tanrılarla konuşabildiklerini iddia ediyorlar."
"Tövbe tövbeee..."
"Kötü bir şey yaptıklarında günah çıkarmak için temizleniyorlar, ellerini kanatıncaya kadar yıkıyorlar, derileri soyulana kadar keseleniyorlar falan."
"Eee?"
"İşte şimdi bir kız var. Adı Qing-jao."
"Kim ne???"
"Qing-jao. Bu kıza babası çok önemli bir vazife verdi. Eğer kız başarırsa babası büyük bir şeref kazanacak, bu sayede de ölünce tanrılığa yükselebilecekmiş."
"Tövbe estağfurullah! Bu ne saçma kitap yahu! Niye tercüme ettiriyorlar oğlum bunu sana?"
"Öyle deme baba. Yazarı çok ünlü. 3 kez Hugo ödülü kazanmış."
"Ne ödülü ne?"
"Hugo."
"Hugo mu? Hugo şu şey değil miydi ya? Hani televizyonda oraya buraya zıplayan bir zibidi vardı..."
"Yok baba, bu Hugo o Hugo değil!"
"Hadi be siz de! Zibidiler.... Tövbe tövbe. Tövbe tövbe."
Babamın bilimkurguyla imtihanı, birinci perdenin sonu.
0 comments:
Yorum Gönder