31 Temmuz 2011 Pazar

Gösteri sanatının sınırlarında...


İzmir’in kurtuluşu tüm şehirde coşkuyla kutlanıyordu. Âdet olduğu üzere uzun bir fener alayı trampet ve borazanlar eşliğinde Kordon’u turlayıp milletin kulaklarına pas tıkarken, meşhur şarkıcılardan biriyse Gündoğdu Meydanı’nda konser vererek bu pası dökmeye çabalıyordu. Bense tüm bu hengâmeden uzakta, üniversiteden dostlarım olan Fatih ve Boran’la birlikte Üsküdar Çaycısı (sormayın) isimli mekânda oturmuş, neskafemi yudumluyordum. Boran’ı uzun zamandır görmediğimizden muhabbet muhabbeti açıyor, eski çapkınl… öhhö! hatıralarımızdan bahsediyor ve hasret gideriyorduk. 

Derken uzakta, Bayraklı tarafında havai fişekler atılmaya başlandı. Bir müddet konuşmayı kesip gösterinin tadını çıkarmaya başladık. Çeşitli renklerde ve şekillerdeki fişekler karanlık gökyüzüne yükseliyor ve ortalığı tam bir şenlik alanına çeviriyordu. Sonra tepenin üzerinde farklı ışıklar görülmeye başladı. Önce sağda, sonra solda derken geniş bir daire şeklini aldı ışıklar. 

“Vay…” dedi Fatih. “Adamlar ateş gösterisi bile hazırlamışlar.”

Gerçekten de ateşti bu… Yuvarlak bir şekil çizen alevler uyumlu bir şekilde dans ederek tepenin etrafını sarmış ve yine aynı ahenkle yukarı doğru yükselmeye başlamıştı.

“Prodüksiyon ekipleri artık işini biliyor hocam.” dedi Boran. “Baksanıza şu alevlerin uyumuna…” Etraftaki masalardan bir memnuniyet ve onay mırıltısı yükseldi.

Biz dâhil olmak üzere tüm masalar durmuş, hayran hayran ateş gösterisini izliyorduk. Sonra kırmızı mavi ışıklar görülmeye başladı tepenin dibinde. Ardından bir helikopter geçti tepemizden. İtfaiye helikopteriydi ve hızla tepeye doğru ilerliyordu.

“Eee, şey…” dedim, yerimde rahatsızca kıpırdanarak. “Bunun bir gösteri olduğundan emin miyiz?”

Değildi. Havai fişeklerin alevleri tepedeki otları tutuşturmuştu. Az önce gösteri sanatının ne kadar ilerlediğini hep birlikte överken şimdi şaşkınlıkla açılmış gözlerle tepeye bakakalmıştık. Sonra tüm müşterilerle birlikte önümüze döndük, içeceklerimizi bitirdik ve hızla ortamı terk ettik. O zamandan beri de oraya uğramıyor, gökyüzünde bir havai fişek patladığında utançla kızararak boynumu yere eğiyoruz.

2 comments:

zeynep dedi ki...

Hakikaten cılkını çıkardılar bu havafişeklerin .:(( Ankara'yı bir görseniz düğünü bedava getirecez diye her gün kaç düğün aynı mahallede, beynimizi patlattıkları yetmiyormuş gibi hava fişet ardından..Bizde düğün alayına ağzımıza geleni patlatıyoruz:))
Hele ki böyle facialara yol açması Allah'ım esirgesin..

Hayırlı Ramazanlar diliyorum ...

mit dedi ki...

Aynen öyle... Bir de bakmışız sahur ve iftarlarda top yerine havai fişek atmaya başlamışlar :) Hayırlı Ramazanlar ablacığım.