9 Eylül 2014 Salı

Askerden Mektuplar - 1

(Not: Bugün eski arşivleri karıştırırken askerden yolladığım e-maillere denk geldim. İster nostalji deyin ister erkeklerin askerlik hatıralarına duyduğu aşk, okurken gülmeden edemedim. Ben de ara ara birkaçını burada yayınlamayı düşünüyorum. Yani askerde değilim, panik yok! 2005-2006 senesine ait yazılardır. Keyifli okumalar...)

04 Mart 2006, Konya


Selamlar, yine ben! Askere gönderip de benden ve destansı uzunluktaki e-maillerimden kurtulacağınızı mı sandınız?! Bundan sonra her çarşı iznimde yine sizlerleyim efenim. Tabii artık hayatım uzunca bir müddet boyunca keple bot arasına sıkışmış olacağından anlatacaklarım da genellikle askerlik hatıralarım üzerine olacak. Erkeklerin askerlik hatırası bitmez diye boşa dememişler, onu anladım yalnız.

Buraya geldiğimden beri bir yürüyüş eğitimidir sürüp gidiyor. Salı sabahı yine eğitim vardı mesela. Hepimize 4 tane yeni marş dağıttılar, ezberlenecekmiş. Bundan sonra canımız sıkıldığı zaman marş söyleyecekmişiz. Banyoda, tuvalette, iş yaparken... Öyle diyor takım komutanı. İşin kötü tarafı bunu tek ciddiye alanların aramızda en kart sese sahip olanlar olması. Hadi iş yaparken neyse de yan kabinden yükselen Çanakkale Marşı eşliğinde tuvalete girmek pek bir garip oluyor yahu... Öhöm, neyse!

“İstikamet sağınız, marş marş! İstikamet solunuz, marş marş aşağı!” nidaları eşliğinde sabahtan akşama tüm bölüğü dolaşırken hayatta bundan daha kötü bir şey olamayacağını düşünüyorduk. Meğer ne kadar da yanılıyor muşuz! 

Çarşamba sabahı “Yarın paşa gelecek!” haberiyle başladı ve tüm eğitimler iptal oldu. Hepimiz sevinçten havalara uçtuk tabii! Ama bu sefer de herkesi temizlik yapmaya gönderdiler. “Olsun. Yürüyüş yapacağıma temizlik yaparım daha iyi,” diye düşünüyorduk hepimiz. Biz ne bilelim her ama her köşe bucağı sildireceklerini? Tuvaletler, banyolar, mutfaklar, depolar, sokaklar... Tüm günümüzü akşama kadar hazırlık yaparak, orayı burayı süpürüp silerek geçirdik. 

Perşembe sabahı tüm hazırlıklar tamamlanmış bir şekilde karargahın önünde sıraya girdik ve elimizde tüfeklerle, hazır ol vaziyetinde paşayı beklemeye başladık. Hatta karşılamada bir aksaklık olmasın diye sabah 5.30’da kaldırıldık! Bütün tuvaletler, fast-food, yemekhane  ve kantin kapatıldı. Maksat temiz kalsın, paşa temiz görsün. Acıkan beklesin... Sıkışan? O da beklesin! Paşa temiz görsün!

Ama 1 saat geçti yok, 2 saat geçti yok, paşa bir türlü gelmek bilmedi. Onun yerine “Paşa öğlen gelecekmiş” haberi geldi. Tabii bütün program değişti ve hepimiz görev yerlerimize dağıldık, ama tuvaletler vs kilitli kaldı. Paşa temiz görsün! Öğle vakti yine karşılama vaziyeti aldık, gene gelmedi. Bu seferde “Paşa saat 16.00’da gelecekmiş,” dendi. Haydiiii... Bir daha dağıldık, akşam 16’da yine toplandık, paşa yine gelmedi! Sayesinde köşe kapmaca oynar gibi bütün gün o köşe senin şu köşe benim dolanıp durduk bölükte. Tuvaletler de açılmadı tabii, perişan olduk vallahi. Bir müddet sonra tüm ağaçların, çalıların ve duvar diplerinin arkasında bazı gölgeler görülmeye ve hataya yer bırakmayacak rahatlama sesleri duyulmaya başlandı :) Paşa gelseydi manzaradan çok memnun kalacağına emindim. 

Gelseydi, evet... çünkü gelmedi! “Yarın sabah erkenden gelecek,” dediler en son... Bu haber üzerine artık biz de daha  fazla dayanamadık ve hep beraber, Çanakkale Marşı eşliğinde, tuvaletlere koşturduk. Neyse efenim, ertesi sabah saat 10’da geldi paşamız. Oturdu, çay içti bizim albayla. Ondan sonra da tabldotta mangal yakmışlar, et yemişler beraber. Biz görmedik tabii. Onlar kuzu kızartma yerken biz de yemekhanede havuç kızartmalarımızı kemiriyorduk et niyetine. Yediğim en turuncu pirzolaydı...

Gece rahat uyuyunuz. Ben sizin yerinize nöbet tutuyorum efenim. Evet, memleketin göbeğinde, Konya'da. Ne var? :P

2 comments:

Sonsuz dedi ki...

sen anca koğuş nöbeti tutarsın =D yemin töreninde bütün yorgunluğun gider, çok güzel oluyor çünkü, ben manga başıydım ve havanın güzel olması gerekiyor tabi, hayırlı tezkereler.

mit dedi ki...

Koğuş değil ama bol bol cephanelik ve karargâh nöbeti tuttum zamanında :) Yazı 2006 yılına ait, en başta tarihini belirtmiştim. Ama herkes aynı yanılgıya düşüyor, en iyisi duruma el atıp açıklayıcı bir not yazayım en en ennn başa. Çok teşekkürler manga başım :)