Yağmurlu bir gündü. Aşırı yağmurlu… İzmir’in durup durup sonra birdenbire patlayan yağışları yine iş başındaydı anlayacağınız. Sokaklar azgın birer nehre dönüşmüştü ve caddelerden aşağı süratle akan yağmur suları başta çöp tenekeleri olmak üzere önlerine çıkan her şeyi alıp götürüyordu. Yağmurluk giyip şemsiye taşımak yerine üzerinize bir mayo geçirip belinize de can simidi taksanız kimse sizi sorgulamazdı. Bense anneannemin evine kapanmış, pencereden aşağıdaki nehir-caddeleri izliyordum. Böyle bir havada içerde olduğum için sevinsem mi yoksa zaten zar zor aldığım izin günümü evde geçirmek zorunda kaldığım için üzülsem mi bilemiyordum.
Kuzenim Selin, halimden anlamış olacak ki “Dur sana bir kitap getireyim, okursun.” dedi. Bir koşu arka odaya gidip elinde sarı kapaklı bir kitapla geri geldi.
“Neymiş bu?” dedim merakla, uzattığı cildi alırken. Gösterişli harflerle ‘Harry Potter ve Felsefe Taşı’ yazıyordu kapağında.
“Hmm…” dedim. “Adını duymuştum. Şu meşhur çocuk kitabı değil mi bu?”
“Evet, o.” dedi Selin. “Ama çok güzel! İlk başta ben de tereddütte kalmıştım ama okuyunca çok beğendim. Mutlaka oku!” diye devam etti sonra da heyecanla.
“Eh, bir göz atarım belki.” deyip teşekkür ettim.
Günün ilerleyen saatlerinde kitabı evin içinde benimle beraber gezdirdim ama hiç de kapağını açıp okuyasım gelmiyordu. Sıkıntılı bir günde yapmak istediğim son şey basit dille yazılmış bir çocuk masalı okumaktı çünkü. Son bir ümitle bir kez daha pencerelerden dışarıya şöyle bir göz attım ve yağmurun şiddetini aynen koruduğunu gördüm. Hayal kırıklığına uğramış bir biçimde kaderime razı geldim ve kendimi bir kanepeye atarak kitabı okumaya başladım.
Ondan sonra tek hatırladığım kitabın sayfalarına iyice gömülmüş bir halde, saatlerce yerimden kalkamadan okuduğum ve okuduğum ve okuduğum. “Çocuk kitabı” beni ters köşeye yatırmıştı, bu uzun zamandır okuduğum en iyi maceralardan biriydi çünkü. Sonuç olarak o gün tek oturuşta kitabı soluksuz bir biçimde okudum. Bitirdiğimde gece olmuştu ve gözlerim hafiften yanmaktaydı. Ama aldığım keyif bunun yanında hiçti. Nihayet yorgun argın fakat mutlu bir şekilde kendimi yatağa attım. Son hatırladığım erkek kardeşim Metin’in “Ben okuyayım biraz da şunu.” dediğiydi.
Gece geç bir saatte uyandım. “Oda ne kadar karanlık dedi Harry.” dedim kendi kendime. Esneyerek yatağımdan kalktım ve mutfağa gittim. Bir taraftan da “Harry karanlık koridorda mutfağa ilerledi.” diye düşünüyordum istemsiz olarak. Buzdolabını açtım ve dolabın ışığı gözlerimi kamaştırdı. “Işık çok parlak dedi Harry.” dedim kendi kendime. Bir bardak su alıp içtim. “Harry suyu içti.” diyordum bu sırada. Sonra ne yapığımı fark ederek halime kıs kıs gülmeye başladım. “Eh be İhsan, bütün gün kitap okursan olacağı bu! Dedi Harry gitti Harry… Tüm gece devam ederim buna artık.” dedim kendi kendime. Sonra da yatağıma dönüp yorganı üzerime çektim. “Yatağına uzanıp gözlerini yumdu Harry.”
Ertesi sabah uyandığımda dün geceki olaya hâlâ gülüyordum. Kahvaltı masasına gittim ve Metin’i orada buldum. Hevesle “dedi Harry gitti Harry” meselesini anlattım ona. Birden kahkahayı patlattı. “Sana da mı öyle oldu?” dedi gülmekten yaşaran gözlerle. “Ben de aynı şeyi yaptım! Hem de buzdolabının ışığı için!”
Bitti Harry…
17 comments:
Demek ki neymiş..Heri poter kardeşin kitabını okuyan kendi kendine konuşmaya başlıyormuş :)
filmini izledikten sonra neler oldu asıl ben onu merak ettim :)
Sevgiler güzel insan...Huzurla kal ..
Bende de aynı nı yapmıştım:pPp
Güzel kitaptı vesselam ama filmi de güzeldi izlemeden okumadan dünya kadar olumsuz eleştiri yapsam da tekrar tekrar izliyorum:)
Hayırlı Sahurlar..
Bzen bır film
Bazen bı kıtap
alır ıcıne senı ve onun bır kahramanı olursun
ya da onun kahramanı senın hayatının ıcıne gırer
ıste o zaman anlıyorum kı
o kıtap ya da fılm basarılı
@ Pabuç: Güzel bir tespit :) Görünüşe göre de öyle çünkü herkes aşağı yukarı "Ben de!" yorumunda bulunmuş :) Sevgi ve huzurla arkadaşım.
@ Zeynep: Hahaha! :) Gerçekten de bağımlılık yapıcı, okuyanı alıp götüren bir seriydi. Ama bazı yan etkileri varmış anlaşılan :) hayırlı pazarlar ablacığım.
@ Öykü: Doğru söylüyorsun Öykücüm. O yüzden böyle bir eser buldun mu yapış yakasına :) Sevgiler...
yaw Harry Potter diosun yawww...İnş ilk kitapla kalmamış dewamını getirmişsindir. Bilmem hatırlarmısın biz askerdeyken bana kargoyla gelmişti Melez Prens:))
Orda haliyle okuyamadık.. Buraya geldim bi türlü burda da okuyamadım..Hep bir hewesle oturup 10-15 sayfa okuduktan sonra bırakıyordum ki askerden önce bi solukta okumuşumdur bütün kitapları. geçenlerde gene okuyayım dedim Melez Prens'i ama bu sefer ciddi ciddi okumaya başladım son birkaç sayfası kaldı bitirp filmi izleyip sonra da son kitabı okuyacağım:))
Merak etme ilk kitapta kalmadı :) Tüm seriyi okudum. hatta bazı kitaplarını iki kez okumuşluğum da var. Son kitabını da hava alanında İngilizce versiyonundan okumuştum. Ne yapayım, bekleyemedim çevrilmesini :)
Hatırlıyorum, sana kargoyla gelmişti o kitap :) Ben de o sıralar Dan Brown okuyordum hatta. Diğer erler hayretle bakıyordu, askerde kitap mı okunurmuş diye :)
Son kitabını askerde cebimde gezdirerek okumuş bitirmiştim Haeey'nin... :)
Hey gidi günler hey... ama beni kendi kendime konuşturan ya da delirten ve gerçeklerden koparan kitaplar ya Stephen King'in romanları olmuştur (O, Kujo, Hayatı emen karanlık...) ya da tarih delisi olduğumdan olsa gerek Bernard Cornwell'in dilimize çevrilen yedi kitabı... İngiltere'ye uçtum tam dönemedim hala mesela. Elimde okum, excalibur'la dağlarda v.s.
Güzel bir duyguya gersin geri geri yolladın beni İhsan alacağın olsun. Daha yeni çıkar gibi olmuştum :O)
Eğer gerçekten de sizi o güzel duyguya yeniden bulaştırabildiysem ne mutlu bana. Varsın alacağım olsun :) Değerli ve gülümseten yorumun için çok teşekkürler Ümit abi. Keyifli okumalar :)
@mit,@croplatform ve ben askerde Harry Potter okuyan 3 tip:)) çok ilginç çokkk:))
Harry Potter filmlerini hiç ama hiç sevmedim. Harry'yi ve evrenini yerden yere vuran aklıevvellerin değerlendirmesini bu filmleri izleyerek yaptığını düşünüyorum hatta. Oysa kitaplar... Kitaplar sadece karanlık, karamsar, acımasız bir büyü evrenine odaklanmıyor, bir çocuğun hayatta kalma ve tüm olumsuzlukları yenme çabası da var metinlerde, bol bol kahkaha da... Harry Potter kitaplarını okumadan değerlendirme yazan beyler ve hanımlar bir de bu açıdan bakarsa konuya iyi olur. Eleştirmen ya da eğitmen geçinenleri kastediyorum tabii, başkasını değil :)
Aynen katılıyorum. Bu yüzden daha önce taşa tutulmuş olsam da yine de yineliyorum, filmler kitapların tırnağı dahi olamaz. O havayı, o esprileri, o esrarengiz dünyayı yansıtamıyorlar çünkü. Rowling nasıl oldu da kitaplarının beyaz perdeye bu derece kötü aktarılmasına razı geldi hala anlayabilmiş değilim. Kısacası mutabıkız efendim :)
benim de bazen etkilendiğim şeyler rüyama girer...öyleki uyanıp tekrar uykuya daldıktan sonra bile görmeye devam ederim :)
O çok farklı ve tatlı bir duygudur ya :) Hani uyanıp tekrar uyuduğun halde rüyaya devam edebilmek. Kabuslarda da olur bazen, o da berbat bir şeydir bu arada :) Teşekkürler yorumun için.
Nasıl site kurabilirim ve bir fiyat odeme zorunlulugu varmı??
Selamlar Mystery;
Site kurmaktan kastınız benimki gibi bir blog açmaksa tek yapmanız gereken Blogger'a üye olup sayfa adınızı belirlemek. Blogspot uzantılı bir adres kullandığını sürece ücret ödeme zorunluluğunuz yok. Kendi alan adınızı alırsanız o zaman aylık ücret ödüyorsunuz.
Kolay gelsin.
Affedersiniz yorum kısmını dolduruyorum ancak özel mesaj atmayı bulamadım.
Sitenizin arka planı çok güzel sanırım özel biri tarafından yapıldı. Site kurmayı öğrettiğiniz için teşekkürler siteyi kurdum. adres isterseniz : http://buyulu-dokunus.blogspot.com/
Hayırlı olsun, yorum ve yazınız bol olur umarım. Bana profil sayfamda bulunan e-mail adresinden ulaşabilirsiniz.
Sayfamın teması internette yer alan Blogger temalarından biri sadece. Google'da Blogger Templates diye aratırsanız siz de yüzlercesini bulabilirsiniz. Bir çoğu da ücretsiz.
Yorum Gönder