18 Eylül 2013 Çarşamba

Dresden Dosyaları 4: Yaz Şövalyesi - Kitap İnceleme



“Çünkü bir büyücüyseniz ve soyadınız Dresden ise bela sizi mutlaka bulur…”
Benim adım Harry Dresden. Belki beni duymuşsunuzdur. Evet o Dresden, büyücü olan. Hayır, falınıza falan bakamam. Hayır, sizin için ‘küçük’ bir aşk iksiri de hazırlayamam! Ben o türden bir sihirbaz değilim, gerçek bir büyü kullanıcısıyım. Yanlış anlamayın, sahne sihirbazlarıyla bir alıp veremediğim yok, sonuçta babam da onlardan biriydi. Ama daha önceden hazırlanmış düzenekler ve doğru açıyla yerleştirilmiş birkaç ayna sayesinde göz boyamak ayrı, ellerinizden gerçek yıldırımlar fırlatıp iblislerle destansı savaşlara girmek ayrı bir şeydir. Şey… Tamam, destansı kısmını biraz abartmış olabilirim, ama iblislerle dövüştüğüm doğru. Hatta bir keresinde duşta saldırıya uğramışlığım bile vardır. Gerçekten…
Bana inanmıyorsunuz. Bunu gözlerinizde görebiliyorum, ama şaşırdığımı pek söyleyemem; çünkü kimse inanmıyor. Tanıdığım çoğu kişi bana düzenbaz gözüyle bakar, hatta en yakın dostlarım bile… Yine de bundan birkaç yıl önce bir kara büyücüyle, ondan sonraki sene envai çeşit kurtadamla kapıştım. Daha sonra da hayaletler ve vampirlerle dolu, gerilim yüklü bir başka serüvene atıldım. Üstelik tüm bu olaylar burada, sizin de içinizde yaşadığınız modern dünyada, Chicago’nun göbeğinde yaşandı. Evet, doğru duydunuz. Ya siz ne sanmıştınız? Ak saçlı, çalı sakallı, çatık kaşlı bir ihtiyar olduğumu mu? Hiç de değil, aksine iri yapılı, kaslı kuvvetli ve yakışıklı mı yakı… Öf, tamam. O kadar iri yapılı değilimdir, çok uzun boylu da sayılmam; ama yakışıklılığım konusunda geri adım atacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gerçi ne zaman bir aynaya baksam çatlamasına neden oluyorum ama neyse. Kıskançlıktan olsa gerek…
Nerede kalmıştık? Ah, evet. Ben Chicago’da yaşayan profesyonel bir büyücüyüm. Kendime ait bir ofisim, afili bir kartvizitim ve külüstür bir Volkswagen’im var. Paranormal sorunları olan insanlar bana gelir, dertlerini anlatır ve ben de tıpkı özel bir dedektif gibi onlara yardım ederim. Bazen polisle çalıştığım da olur. Kayıt dışı olarak elbette, üstlerinize son derece ciddi bir olay hakkında son derece ciddi bir rapor hazırlarken kalkıp da bir büyücüden yardım aldığınızı söyleyemezsiniz. Fakat işlerimin pek de tıkırında olduğunu söyleyemeyeceğim; çünkü bugünlerde profesyonel büyücülere de en az ankesörlü telefonlar ya da taş plaklar kadar ihtiyaç duyuluyor. Yani hemen hemen hiç…
Peki bu boş kaldığım anlamına mı geliyor? Hayıııır. Başımın dertten kurtulduğu anlamına mı geliyor peki? Kesinlikle hayııııır. Çünkü bir büyücüyseniz ve soyadınız Dresden ise bela sizi mutlaka bulur. Kara büyücülerin, vampirlerin, hayaletlerin ve kurtadamların ardından başım şimdi de perilerle dertte. Ne o, bu size komik mi geldi? O hâlde periler hakkında bildiklerimin yarısını bile bilmiyorsunuz demektir.
Biz büyücüler Yokdiyar’dan, yani büyülü şeylerin yaşadığı alternatif boyuttan gelen her şeye peri deriz. İnsan biçiminde olan perilerin çoğu görüp görebileceğiniz en güzel yaratıklardır. Bununla birlikte insanları kandırmayı ve çetrefilli anlaşmalar yaparak onları oyuna getirmeyi de çok severler. Kış Perileri özellikle soğuk ve de zalimdir. İşte bu yüzden Kış Kraliçesi Mab ofisime gelip de onun adına bir cinayeti çözmemi istediğinde buna hiç de memnun olmadım. Teklifini reddetmeyi, ona karşı koymayı denedim. Cidden. Ama elinde çok büyük bir koz vardı: eğer isteğini yerine getirirsem beni hem Peri Anne’mden hem de kötü talihimden kurtarmayı teklif ediyordu. Tek yapmam gereken Yaz Şövalyesi’ni kimin öldürdüğünü bulmak ve Mab’in adını temize çıkartmaktı. Hepsi bu… Ama işin içinde periler varsa ‘hepsinin’ bundan ibaret olmayacağını bilecek kadar tecrübeliyim. Teklifini düşüneceğimi söyleyerek işi kabul ettim. Sebebini anlamasam da Mab davayı çözmeye canla başla çalışacağımdan çok emindi ve bu beni korkutuyor. Yine de bunu fazla dert etmemeye çalışıyorum. Daha kötü ne olabilir ki?
Aynı günün ilerleyen saatlerinde kiralık katil olarak çalışan bir gulyabani beni öldürmek için peşime düştü, birileri yaşlı bir adamı nedeni bilinmeyen bir sebepten dolayı öldürdü, genç bir kız gizemli bir şekilde ortadan kayboldu, öldüğünü sandığım biri benden yardım istemek için geçmişimden hortladı ve Chicago’nun ortasında bir kurbağa yağmuru başladı! Tüm bunlar yetmiyormuş gibi Vampirler Meclisi, Büyücüler Konseyi’ne savaş açtı ve Konsey bu olaydan beni sorumlu tuttu. Savaşı durdurmam gerekiyordu, aksi takdirde pek çok kişinin kanı ‘içilecekti’ – büyücü olsun ya da olmasın. Evet, biliyorum; şom ağızlının tekiyim.
Neyse ki tüm bu zorluklarla tek başıma mücadele etmek zorunda değilim. Hayalet Tehlikesi adlı maceramda olaylara çok fazla dahil olamayan Karrin Murphy bu kez yanımdan neredeyse hiç ayrılmıyor. Üstelik sadece ayrılmamakla kalmayıp oldukça heyecan verici bir çatışmada bizzat yanımda yer alıyor. Ayrıca uzun bir aradan sonra yolum yeniden Billy ve Kurtadam çetesiyle çakışıyor. Tüm itirazlarıma ve uyarılarıma rağmen maceraya atılma konusunda oldukça hevesli olan bu aşırı kıllı gençler de yanımdan bir an olsun bile ayrılmıyorlar. Bakmayın şikâyet ettiğime, insanın güvenebileceği dostlarının olması gerçekten de eşsiz bir şey. O dostlardan bazıları bıçkın kurtadamlar, aşırı dindar bir şövalye, seks düşkünü bir hava ruhu ve ponpon kız tipli sert bir polis olsa bile… Ayrıca durmadan şikâyet etmek büyücülerin en temel haklarındandır.
Şövalye demişken, Michael bu maceramda yer almıyor. Sanırım yaşadığımız son olayların ardından karısı Charity benimle görüşmesini yasakladı. Ama merak etmeyin, en az onun kadar ilginç yeni insanlarla karşılaşıyorum serüven boyunca. Mesela Beyaz Konsey’in başkanı olan ihtiyar Merlin, Kıdemli Konsey’in birbirinden enteresan dört üyesi, hayatımda çok önemli bir yeri olan Ebenezar McCoy ve geçmişimden kopup gelen bir diğer… özel şahıs. Kış ve Yaz perilerinden, onların garip âdetlerinden söz etmiyorum bile.
Kısacası Yaz Şövalyesi’nin sayfaları arasında sizleri gizem, entrika, heyecan, büyü ve peri dolu, akıllardan kolay kolay çıkmayacak bir macera bekliyor. Tabii bir de iki yakası bir araya gelmeyen, talihsizliklerden başı kurtulmayan, mütemadiyen sürünen, fakat her durumda insanı güldürecek bir-iki çift laf edebilen bir büyücü…
Yani ben, Harry Dresden.