Blog Dergisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Blog Dergisi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mart 2010 Pazartesi

Blog Ödülleri 2010

Gelenekselleşme yolunda emin adımlarla ilerleyen Blog Ödülleri bu yıl bir kez daha tüm aktifliği ve heyecanı ile karşımızda. Bu kez tam 17 kategorinin yarışacağı organizasyon hem sayfalarımızı tanıtmak için hem de yeni bloggerlar ve yeni insanlarla tanışmak, yeni arkadaşlıklar kurmak için iyi bir fırsat.

Özellikle çok yakından takip ettiğim size ait blogların bu yarışmada başarılı olacağını düşünüyorum. Ödül alamasak bile orada olmak, bu organizasyona katkıda bulunmak bile güzel bir şey olsa gerek...

Bu yılki organizasyonu destekleyenler arasında Blog Dergisi olarak biz de yerimizi aldık. Eğer sizde katılmak isterseniz, ki katılmalısınız bence, buraya tıklayıp blog sayfanızı kaydettirmeniz yeterli... Şimdiden başarılar.

Not: Videonun açılması biraz zaman alıyor. İzlediğiniz için teşekkürler...

13 Ekim 2009 Salı

Baba desteği


Geçen gün Blog Dergisi’nin internet sitesinde yayınlamak üzere ufak bir yazı hazırladım. Bilmeyenleriniz için söylüyorum, derginin oyun bölümünün sorumluluğu bana ait. Neyse efendim, hazırladığım bu yazı Assassin’s Creed 2 isimli bir bilgisayar oyununun yeni yayınlanan bir videosu ile ilgiliydi. Oyunda Rönesans döneminde yaşayan bir süikastçiyi canlandırıyoruz. Ana hedefimiz ise halka zulmeden diktatörler… Oyundaki en büyük yardımcımız ise mucit Leonardo Da Vinci’nin ta kendisi. Habere hazırladığım videoda Da Vinci bize kullanabileceğimiz silahları tanıtıyor. Silahlarımız ise döneme uygun bir şekilde gizli bıçaklar, zehirli hançerler vb. Orta Çağ’a uygun şeyler. Her neyse, bu ayrıntılarla kafanızı fazla şişirmek istemiyorum. Haberi hazırladım ve yayına koydum. Ardından da klasik blogcu psikolojisi ile yazıya gelecek yorumları beklemeye başladım.

Bugün merakla açtım sayfayı ve yorum hanesinde yazan 1 rakamını sanki kırk yıllık dostummuş gibi sevinçle karşıladım. Sonra bir de baktım ki yorumu gönderen kişi babam! Hem sevindim bu işe hem de duygulandım. “Vay be… Babam bana destek olmak için yorum yazmış herhalde.” dedim kendi kendime. Oturdum ve merakla babamın yazdıklarını okumaya başladım. Fakat okudukça yüzümdeki müşfik gülümse yerini giderek “Hayır! Olmasın!” diyen bir ifadeye bırakmaya başladı. Babamın yorumunu aynen aktarıyorum size;

“Bu verdiğin bilgi çok faydalı oldu. Eizo’nun (adamın ismi aslında Ezio bu arada –mit) yeni silahları çok müthiş. Gelecekte bunlar kullanılacak herhalde. Bütün hayaller gerçek oldu baksana. Denizler altında 20 bin fersah yazıldığında imkânsız gibi bir şeydi. Şimdi komik bile kaldı. Teknoloji hızla ilerliyor. Benim gibi ileri yaştakiler çok şeyi kavrayamıyoruz. Yaptığınız açıklamalara çok teşekkür ederim. Sağlıcakla kalın…”

Şimdi ne var bunda diyeceksiniz. Bakın ama ne demiş; “Gelecekte bunlar kullanılacak herhalde”. Hangi gelecek? Oyun Rönesans devrinde geçiyor yahu! Jules Verne o zaman doğmamıştı bile! O kadar da yazmıştım hâlbuki. Hadi okumadın videoyu da mı izlemeden yorum yaptın baba? Adamın yeni silah diye bize verdiği şeyler bir hançer ve iki bıçaktan ibaret. Önce utandım bu yorumu okuyunca. Sonra da gülmekten öldüm tabii… Ardından da yukarıdaki hususları esprili bir dilde açıklayan bir mail yolladım babama. Babamdan gelen cevap ise kesinlikle son noktaydı.

“Boş ver be oğlum, salladım işte.”

Ah baba, ah… :)