Hâlbuki birkaç hafta öncesine kadar hava ne kadar da güzeldi. Sanki kışta değilmişiz de bahar aylarındaymış gibiydi âdeta. Hatta o sıralar İstanbul’daki kankam Erhan ile konuşurken ona bir güzel hava atmıştım bu konuda. “Buralar çok soğuk oğlum, donuyorum. Sizin oralar nasıl?” diye sormuştu telefonda. Ben de “Valla şu anda önüm bağrım açık dolanıyorum. Hava çok güzel, güneş tepemde pırıl pırıl parlıyor. Eee, burası İzmir kardeşim.” demiştim kendimi göre göre. O da “Vay hain vay! Havan batsın! Oturan yerlerin donsun inşallah!” diye beddua etmişti. Sanırım soğuklar da yaklaşık olarak bu bedduadan sonra başladı. Evet, öyle oldu. İtiraf ediyorum ey İzmir halkı, bu sene kışın burada bu kadar sert geçmesinin tek sebebi benim. Onun duaları genelde pek tutmazdı ama bedduası pek oluyormuş demek. Bunu da öğrenmiş oldum. İyi geçinmek lazım…
İzmir uzun zamandır bu kadar soğuk olmamıştı gerçekten de. En son üniversite yıllarımda buralarda bu derece üşüdüğümü hatırlıyorum. O da nereden baksanız 9-10 yıl önce demektir (Eyvahlar olsun, yaşım ortaya çıktı). O günlerden kalan komik bir hatıram geldi aklıma, burada paylaşayım sizinle. Sabah evden erken çıkmış, üniversiteye gidiyordum. Hava tıpkı bugün olduğu gibi çok soğuktu. Yolda yürürken bizim evin yakınındaki taksi durağının oradan geçiyordum. Tam durağın yanından geçecekken bir de baktım ki yerde küçük, beyaz bir şey var. “Aaa… Taksiciler arabalarını yıkamışlar, yerde sabun köpüğü kalmış. Dur şuna bir basayım.” dedim kendi kendime. Nereden estiyse… Hevesle köpük sandığım şeye doğru ilerledim ve hızla üstüne bastım. Basmamla birlikte de Ciiuuvv! diye kaymam da bir oldu. Meğer o köpük sandığım şey buz tutmuş suymuş! Neyse ki dengemi çabuk sağladım ve artistik patinaj şampiyonalarında gösteri yapanlara taş çıkartacak şekilde bir hareketle düşmemeyi başardım. Eminim o sırada orada bir jüri olsaydı hepsinden 10 üzerinden 10 puan alırdı bu hareketim. Ama o esnada etrafımdaki insanlar uykuları henüz açılmamış taksi şoförlerinden oluştuğu için karşılaştığım tek tepki bön bön bakışlarla atılan “Ne yapıyor yahu bu? Deli mi ne?” ifadesi olmuştu. Tabi ben de utancımdan son süratle oradan uzaklaşmıştım. O zamandan beri o durağın oradan geçmemeye özen gösteriyorum. Taksiciler de beni görmezden gelmeye…
Dün normalde tıklım tıklım olan bir bankaya gittim. Fakat her zaman ağzına kadar dolu olan banka o gün bomboştu. Hatta benden başka müşteri yoktu. Şaşırdım elbette ama işime de gelmedi değil hani… Sıra numaramı almamla gişede benim numaramın yanması bir oldu. Tembel tembel gişeye yürüdüm, her gün görüştüğümüz için artık samimi olduğum gişe görevlisiyle selamlaştım. “Hayırdır abi, burası bu kadar boş olmazdı hiç.” dedim sonra da. “Normaldir. Havalar çok soğuk ya, ondan.” dedi. “Bu havada ya deliler dışarı çıkar ya da salaklar.” diye ekledi ardından dalgınca. “Sağ ol abi ya…” dedim ben de. Dışarı çıkmış tek şahıs ben olduğuma göre… Adam şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırıp “Ay! Hayır, öyle demek istemedim. Affedersin.” falan dedi telaşla ama iş işten geçmişti tabi… Sonra güldüğümü gördü de rahatladı. Yine de yüzündeki o panik ifadesi görülmeye değerdi gerçekten de… Bazen çok mu muzır oluyorum ne?