7 Haziran 2023 Çarşamba

Halaskâr | Kitap İnceleme

Beklediğimden çok çok daha fazla sevdim ben bu kitabı. 

Birkaç istisna dışında Türk yazarları pek okuyamıyorum. Hep bir şeyler eksik ya da yarım kalıyormuş gibi geliyor bana. O hissi siz de bilirsiniz. Okuyup da işte bu olmuş dediğim, en sevdiğim kitaplar arasına yerleştirdiğim Türk roman sayısı azdır kısacası. Halaskâr da onlardan biri oldu benim için.

Daha önce Yüksel Yılmaz'ın hiçbir kitabını okumamıştım. Kitabın ilk bölümünde biraz bocalar gibi oldum. Ama ilkeller, asistanlar, yabancı bir gezegeni kahramanımızla birlikte keşfetme duygusu ve Serkan'ın karamsar espri anlayışı derken kendimi sayfalara gömülmüş buldum. Uzun bir süredir kendini kitaplara veremeyen, günde birkaç sayfadan fazlasını okuyamayan ben, sayfaların nasıl akıp gittiğini anlamadım. Bir de baktım ki kitabı birkaç günde bitirmişim, daha yok mu diye arka kapağı eşeliyorum.

Kitapta Semele adlı yabancı bir gezegene giden ve buranın dünyalaştırılmaya uygun olup olmadığını araştıran Serkan adlı bir "Halaskâr"ın, bir nevi araştırmacı süvarinin başından geçenlere tanık oluyoruz. Serkan'ın tek dostu beynine eklenen yapay zekâ Arya. Onun dışında bu bilinmeyen tehlikeler ve mucizelerle dolu gezegende bir başına yaşıyor kahramanımız. 

Orada yaşayan canlıların listesini çıkarması, bitkileri araştırıp neleri yiyip içebileceğini keşfetmesi, geceleri saldıran ilkellerle olan amansız savaşı onu bir nevi modern Robinson Crusoe kılmış diyebilirim. Romanın ilk sayfaları bu leziz keşif ve tanıtım bölümleriyle geçiyor. Ama daha sonra Serkan bir acil durum çağrısı alır ve kendisinden kayıp bir Halaskâr'ı bulması istenir. Böylece kahramanımız kendisini hiç beklemediği olayların ortasında bulur.

Kesinlikle çok keyifli, aksiyon dozu yerinde, yer yer güldüren yer yer de doğaya karşı tutumumuzu sorgulatan, çok başarılı bir roman Halaskâr. Ucu açık hiçbir soru bırakmadığı gibi "şu çok mantıksız" ya da "şu çok klişe" dediğiniz bir şey de içermiyor.

Kısacası çok sevdim. Aksiyon-bilimkurgu türünü sevenlere tavsiyemdir.

4 Haziran 2023 Pazar

Aklın Çocuklarına Veda


Ender serisinin dördüncü cildi olan Aklın Çocukları'nın (Children of the Mind) çevirisi de nihayet tamamlandı.

Bu aslında üçüncü kitabın direkt devamı, hatta ikinci parçası. Yazar ikisini tek cilt gibi düşünmüş, ama daha sonra bölme kararı almış. 

O yüzden üçüncü kitapta ucu açıkta kalan pek çok konunun sonunu bu sayfalarda görüyoruz.

Şimdi geriye bir tek serinin beşinci cildi, Ender Sürgünde kalıyor. Onu da çevirmeyi tamamladım mı Ender'le vedalaşma vakti gelecek. Bakalım...

Kitap önceki ciltler gibi yine Pegasus Yayınları'ndan çıkacak.

3 Haziran 2023 Cumartesi

Kutlu Kan | Kitap İnceleme

Kayıp Rıhtım semalarında tanıştığım, Öykü Seçkisi'ndeki hikâyelerini severek okuduğum Harun Çimen'den günümüz Türkiye'sinde geçen, Osmanlı döneminden kalma bir lanet ile gizemli bir cinayeti birleştiren güzel bir polisiye.

Balat'taki terk edilmiş bir köşkte korkunç bir katliam yaşanır ve ruh çağırmak için oraya toplanan yedi gençten altısı öldürülür. Sadece Çiğdem Duman adlı genç kız hayatta kalır. Polis ne yapsa ne etse cinayeti bir türlü çözemez. Dışarıdan eve kimse zorla girmemiştir. İçeriden çıkıp giden birine dair bir işaret de yoktur. O zaman bu cinayeti kim, nasıl işlemiştir? Kimse cevabı bulamaz. Sonunda suçu mahallenin külhanbeyi Ömer Pehlivan'a yıkarlar ve dava kapanır.

Yıllar sonra Ömer Pehlivan, çiçeği burnunda avukatımız Cihan Akça'yı kendini savunması için tutar. Cihan bu cinayeti onun işlemediğine emindir. Gel gelelim kiminle konuşsa kapılar yüzüne kapanır. Kime bu konu hakkında soru sorsa kendisine duygusuz, hain, fırsatçı bir avukat muamelesi yapılır. Herkes halkın sevgilisi hâline gelen Çiğdem Duman'dan yanadır.

Derken Çiğdem Duman televizyonda Cihan'a verip veriştirdikten sonra birdenbire ortadan kaybolur. Baş şüpheli olarak da saf avukatımız görülür elbette. Böylece Cihan hem adını temizlemek, hem de bu büyük gizemi çözmek için ümitsiz bir maceraya atılır.

Açıkçası Cihan'ı çok sevdim. Fazla saf, fazla kibar, iyi niyeti sürekli suistimal edilen bir temiz aile çocuğu kendisi. Avukat olmak için fazla iyi biri. Sürekli olarak kendisini abes durumların içinde buluyor, karşısındakine kabalık etmemek için de sesini çok fazla çıkaramıyor. Ama bir yandan da davayı çözmek için azimle çalışmaya ve sorması gereken soruları bir şekilde sormaya devam ediyor. Bu da onu okuması keyifli bir karakter hâline getiriyor.

Kitabın zaman zaman geçmişe gitmesi ve Osmanlı dönemini, yeniçeri isyanlarını, şehzadeleri ve lanetleri konu alması da romana ayrı bir lezzet katmış. Severek, keyif alarak okudum. Bu tür eserleri sevenlere gönül rahatlığıyla tavsiye ederim.