“Şimdi ana haber bültenimize bağlanıyoruz!” dedi porselen dişlerini yapmacık bir sırıtışla sergileyen sunucu. Araya kısa bir jenerik girdi ve ekrandaki görüntü yerini daha somurtkan bir spikere bıraktı.
“İyi akşamlar Türkiye.” dedi erkek muhabir, gayet ciddi bir sesle. “Bildiğiniz gibi İstanbul son birkaç gündür bir Noel Baba krizi yaşıyor. Kılık değiştirmiş soyguncular önce bir bankayı sonra da şehrin önde gelen alış-veriş merkezini güpegündüz soydular. Ortaya atılan çete iddiaları da cabası… Tam “Polis nerede, güvenlik güçleri uyuyor mu?” diye sormaya başladığımız anda beklenen açıklama gerçekleşti.”
Görüntü değişti ve bir kürsü üzerinde konuşma yapan baş komiser Haldun Gürses görünmeye başladı ekranda.
“Bu akşamüzeri saat 18:00 sularında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün kapısında bir konuşma yapan baş komiser Gürses çetenin tüm üyelerinin yakalandığını bildirdi.” diye anlatmaya devam etti spiker. “Olayı çözenin ünlü müfettiş Selim Kuzgun olduğunu belirten Gürses, halkın artık korkmasına gerek kalmadığını ve yılbaşı gösterilerinin planlandığı gibi yapılmasında hiçbir sakınca olmadığı müjdesini de verdi. Bu haber tüm şehirde bayram havası yaratırken…”
***
Gökyüzünde patlayan havai fişekler karla kaplı caddeleri çeşitli renk ve ışık oyunları ile boyarken siyah bir araç ağır ağır Kağıthane yönünde ilerliyordu.
“Şefin Melahat hakkındaki demecine yer vermemişler anlaşılan.” dedi Murat, az önce haberleri sunan radyoyu kapatırken.
“Eh, kanallarının kapatılma riskini göze alamazlardı. Hem de süresiz…” diye yanıtladı Selim, gülerek. Üzerlerinde bir yerde birkaç fişek daha patladı.
“Kutlamalara bayağı erken başladılar.” dedi ön camdan eğilerek yukarıyı seyreden Murat. “Baksana saat daha 21:00 bile olmadı.”
“Bunca olaydan sonra onlara hak vermemek elde değil.”
“Şey… Baş komiserin önünde beni ele vermediğin için teşekkür ederim. Hani şu bulmaca olayı ile ilgili…”
“Sorun değil.”
“Yani evet, biliyorum içinde aksi ya da ihtiyar geçen her sorunun karşısına senin adını yazmam yanlıştı.”
“Ne yazdığın umurumda bile değil evlat. Seni korudum çünkü suç mahallindeki bir delille oynadın ve bunun cezası da oldukça ağırdır. Ortağımdan olmak istemedim, hepsi bu.”
“Ortak… Bu seninle çalışmaya devam etmemi istediğin anlamına mı geliyor yoksa ihtiyar?” diye sordu Murat, biraz da havalara girerek.
“Hayır, bu benimle çalışmana izin verdiğim anlamına geliyor bay çokbilmiş.”
İkili kısa bir an için birbirlerine dik dik baktılar sonra da aynı anda gülmeye başladılar.
“Eh, ortağız o halde.” dedi Murat gülümseyerek.
“Ortağız. Şimdilik…”
“Söylesene Selim, daha önceki iş arkadaşının ölümüne sebep olduğun şakaydı değil mi?”
Selim cevap vermek yerine, sessizce aracı sürmeye devam etti.
“Değil mi?” diye üsteledi Murat.
“Yakında görürsün.” dedi Selim, bıyık altından gülerek.
“Ah, hiç komik değil!”