Bu aralar en çok karşılaştığım soru şu:
"Pazarolla'da yazdığın yazılar için herhangi bir mail ya da olumlu bir tepki aldın mı?"
Bu soruyu bugüne kadar hep "Hayır" diye yanıtladım. Gıcıklık olsun diye değil gerçekten herhangi bir yorum almadığım için bu. Ama insanlar nedense bunun tam tersini duymak istiyorlar ve olumsuz cevap alınca da sanki onlara ters bir şey söylemişim gibi bakıyorlar yüzüme. Bu bakışlarla yüzleşmemek için "Evet, aldım ha-ha-ha!" diyerek aristokrat bir kahkaha atsam daha mı iyi acaba diye düşünmedim değil hani.
Neyse ki bu hafta içerisinde 2, evet yanlış okumadınız 2 yorum aldım dergide yayınlanan yazılarım hakkında. İki yorum da Ketçap & Mayonez yazımla ilgiliydi hem de...
Birincisi eskilerden, eski bir aile dostumuzdan geldi. Kendisini uzun bir zamandır görmüyoruz ne yazık ki... Geçtiğimiz hafta sonu kız kardeşimle Msn üzerinden yazışırlarken "Pazarolla diye bir dergi var biliyor musun? Orada soyadı sizinki ile aynı olan biri var. O kim?" diye sormuş. Kız kardeşim de "Abim... Unuttun mu onu?" diye cevaplamış. Unutmuş... Ama dergide çıkan yazılarımı her ay beğenerek takip ediyormuş. Bir de sormuş; "Hala ketçaptan nefret ediyor mu?" Yanıt; evet... Buradan selam olsun kendilerine...
İkincisi ise bu sabah aldığım bir e-mail. Okuduğumda gülsem mi ağlasam mı bilemedim açıkçası. İlk mailin daha farklı bir şey olmasını bekliyor insan haliyle... Bir kısmını aşağıda yayınlıyorum.
Merhaba İhsan Bey,
Ketçapla savaşı kazanmak isterseniz mağazamıza bekleriz! Pantolonlarımız, trikolarımız ve gömleklerimizin yaka ve manşetleri su, yağ, kir tutmuyor. Ketçap lekesini bile!
Bilginize.
Şimdi siz olsanız nasıl bir tepki ya da yanıt verirdiniz? Yüzümün bir yarısı sırıtmaya çalışırken diğer yarısı da somurtmaya çalışıyordu büyük ihtimalle... Benim yanıtım aynen şöyle oldu.
Teşekkür ederim. Ben de o lekelere karşı savaşabilmek için çelik zırhımla oturuyordum yemeğe. Meğer daha kolay yolları varmış desenize. İlginize teşekkürler...
Bilmiyorum okuduğu zaman ne yapmıştır. Kulaklarımdaki çınlama ondan sebep olabilir mi, ne dersiniz?
Pazarolla kapak fotoğrafı : Yeşim Turbil
Lina Areklew "Death in Summer"
22 saat önce
21 comments:
doğrusu ben sana gelen maile de senin verdiğin cevaba da güldümm:)) seni yakında ketçap mayonez reklamlarından da çağırırlar:) hadi yine iyisin seni artık tv de izleyecez yorgun savaşçı:)Artık bizim de içimizden meşgur biri çıkıyor Allahımm...
Sağlıcakla kal..
aaa ne güzel temaaaa:)
hep reader'dan okuyormuşum yazıları iyi mi:))
canımmmmmmmmsın len:))benden önce herkes sormuş bu soruyu dimikki
-shenem-
@DBP : Her yorumunla beni güldürüyosun yaaa :) Çok yaşayasın e mi... O reklamı hayal dahi edemiyorum. Aslında ediyorum. Ön planda ketçapın tanıtımını yapan bir ses, arka planda bir sandviç yemeğe çalışan ama üstünü başını batıran ben :) Çamaşır deterjanı reklamına çıkarmaları daha mantıklı olur bence :)))
@yesari : Hoşgeldin Yesari. Temayı beğenmene sevindim. Ben de senin yazılarını sürekli olmasa da ara sıra takip ediyorum. Ekledim listeye. Görüşmek üzere...
@Shenem : Kankimsin len :) Daha sık uğra hain kanki. Sesini duyamaz olduk iyice...
1.Reklamda(ketçap reklamında) yorgun savaşçının önlüklü hali:)))masada patates kızartması ve malum ikili:))
2.Reklamda ,yorgun savaşçı bahçede çamaşır asarken:)))komşusu olan sapık Ayşe teyzeyle(aceci)konuşuyor:))
not: hadi yine iyisin reklamın konusunuda bedavaya getirdin (ben yazdım senin için:D)
Senaryoyu bedavaya getirdik iyi oldu. Reklam filminin kostümlerini yıkatmak yeterince pahalıya patlayacak zaten :)
Ayşe teyze yaaa... çamaşırlarımı karıştırmasana!
Walla,
Sanal ortamdan yorum almamış olabilirsin ama yüzyüze yorum aldığını gayet iyi biliyorum.
Ben çok beğendiğimi söylemiştim zaten.Sonerler, Fuatlar filan da okumuşlardı buluştuğumuzda.
Sağolun canlarım. Sizin yeriniz apayrı zaten. Sıkıysa beğenmeyin :)
buna ketchabafobia deniyor.. haklı bir korku ve nefret seninkisi.. yalnız terapi şart!
çay yok ketçap yok mayonez yok... daha neler çıkacak ihsan kim bilir? :)))
Ohooo daha neler var neler de hepsini yazarsam bana "bugüne kadar görülmüş en klinik vaka" teşhisi koyup araştırma falan yapmak için bi yerlere kapatabilirler :)
Ketchap'a verdiğin yanıt güzel olmuş Mit...:P
Seni Mimledim arkadaşım eğer istersen bişeyler yazabilirsin,sevinirim...
Sağolasın Hakan-can. Shenem'in blogu başta olmak üzere pek çok yerde karşılaşıyordum güzel yorumlarınla. Artık yazılarını da takip edeceğim elimden geldiğince. Mim'e hemen bakıyorum, teşekkürler...
Mimlendiniz efenim:)
http://loreathan.blogspot.com/2009/08/another-mim-bites-dust.html
Teşekkürler efendim :) Bu aralar hep çifter çifter geliyorlar, hadi hayırlısı... Tavla oynasam zarları hep çift atar mıyım acaba? :)
ketçapsız hayat düşünülemeeeeeeez...bazen on parmağımın onuna da
bulaştırsamda :-)
İyi bari, siz 10 parmağınızla kurtarıyorsunuz durumu :) Dudak-Burun-Surat (kulak-burun-boğaz gibi oldu bu) üçlüsü de var bu işin...
ilk yorumun iyiymiş be ihsancım. hahahaaa
demek adamlar leke tutmayan giysi üretmişler, kalkıp senin yazını okuyup bi de potansiyel müşteri olarak sana dönmüşler ne diimm, bravo doğrusu...
ve o kardeşine soran kişi, bahçeşehirde mi oturuyor?
bu arada biliyorum dar alanda yazı yazmak seni zorluyor ama, ben senin komik yazılarından özellikle askerdeyken yazdığın yazılardan yayımlamak istiyorum. kısaltırsan bi anlamı kalır mı onu da bilmiyorum ama....
son sayıyı fatihe bıraktım... onda buluştuğunuzda bak istersen.
öpüldün
sewgiler
yaa malesef :) Adamlardaki pazarlama aşkına hayran kaldım doğrusu :) Üstüne bir de bugün cevap yazmış. Eğer ilgilenirseniz mağazamızda sizi ağırlamaktan memnuniyet duyarız. Mağazamızın tanıtımını da köşenizde yapabilirsiniz diye, iyi mi? :)
Kardeşime soran kişi Bahçehir'de oturuyor evet. Oturdukları siteye devamlı olarak geliyormuş dergi.
Çok geniş (!) bi adam olduğumdan dar alada zorlanıyorum, doğru :) Asker yazılarından birkaçını kısaltıp dergide kullanmak benim de aklıma gelmedi değil. Ama sakıncalı olur, tepki alır vb. sebeplerden vazgeçtim. Ama sen istiyorsan kalıbına uydurmaya çalışırım.
Bu arada İzmir'e gelmişsin ama hiç haberim olmadı yine. Kusura bakma. En azından arayıp bir hoşgeldin demek isterdim doğrusu. Bir daha ki sefere diyelim. Dergi için teşekkürler, bakarım mutlaka.
Görüşmek üzere...
Hem yukardaki yorumun için,hem de bu sabah Stephen King hakkındaki yanlışımı hatırlattığın için sağol dostum...
Bu arada yazımda Stephen King'i biraz düzelttim sayende..:))
Rica ederim Hakan-can, ne demek? Yni mim için hemen bir şeyler karalayamadım kusuruma bakma. Youn bir dönemden geçiyorum. Ama en kısa zamanda hakkını vereceğim sen merak etme :)
Yorum Gönder