24 Şubat 2011 Perşembe

Hay benim kopasıca çenem!

Ben var ya ben… Bazen şu çenemi bir türlü tutamıyorum ben. 

Normalde sessizliğimle ve sakinliğimle nam salmış biriyimdir. Varlığı ile yokluğu ayırt edilemeyenlerdenim yani… Hatta çok konuşmaya başladığımda annemden “Ne oldu oğlum, ateşin falan mı çıktı yoksa?” tepkisi alan bir insanım ben (Hastalanınca bir geveze olurum sormayın gitsin. Odadaki herkes kaçarak uzaklaşır benden.) Ama işte bazen çenemi tutamıyor, kendime engel olamıyorum. Özellikle de ortada yapılacak bir espri varsa…

Mesela geçen sabah… İşe gitmek için her zamanki gibi erkenden kalkmıştım (Yalana bak! Ben kim, erken kalkmak kim? “Her zamanki gibi geç kalmıştım” olacak o.) Tam kapıdan çıkmak üzere hazırlanıyordum ki kapının diğer tarafından gelen bir poşet hışırtısı çekti dikkatimi. Kapıcımız Sami Abi ekmek getirmişti anlaşılan. O anda aklıma gelen muzip bir düşünce ile çabucak kapıyı araladım ve Sami Abi’ye çatık kaşlarla bakmaya başladım. O da şaşkın bir şekilde aralıktan bana bakıyordu. Sonra şöyle dedim; “Abi sen neden her sabah bizim kapıya astığımız torbaları karıştırıyorsun? Utanmıyor musun? Ayıp ya!” Son hatırladığım adamcağızın gözlerinden yaşlar gelene kadar güldüğü…

***

Bundan yaklaşık bir-iki ay önce PTT Kargo ile karşı ödemeli bir paket gönderme hatasında bulundum. Hata diyorum çünkü PTT’de karşı ödemeli bir paket gönderirseniz önce parasını peşin olarak sizden alıyorlarmış, paket yerine ulaştıktan sonra ise paranızı geri iade ediyorlarmış. Ben de bilmiyordum, o gün öğrendim. Her neyse, aradan bunca zaman geçmesine rağmen ben paramı geri alamadım. 8 lira gibi ufak bir meblağ olduğu için de pek üstünde durmadım. Yalnız postanedeki görevli bu olaya fena halde takmış durumda, beni her gördüğünde “Yahu senin paranı da veremedim gitti!” diyerek saçını başını yoluyor. Geçen gün yine postaneye girdiğimde adamcağız aynı tepki ile karşılık verdi. Benim önümde de sıra bekleyen iki yaşlı amca daha vardı. O anda yine tutamadım kendimi ve dedim ki; “Boş ver be abi, canını sıktığına değmez. Alt tarafı 8 milyar...” Önümde sıra bekleyen o amcaların yerlerinde bir zıplayışları, bana bir bakışları vardı ki sormayın gitsin.

***

Geçtiğimiz haftaydı sanırım. İş yerindeki pek sevgili, pek muhterem, pek muhteşem insan, Orta Doğu ve Balkanların en gıcık mahlûkatı olan biricik iş arkadaşım (Onu ne kadar çok seviyorum görüyorsunuz, değil mi?) büfeden yiyecek bir şeyler söylemiş kendine. Sonra da büfeci çocuğun eline sıkıştırmış bir 100 TL, git demiş bunu yukarıdaki ağabeyine bozdur. “Paran var mı, yok mu, bozabilir misin?” diye soran yok. Her neyse, çocuk elinde 100 TL olduğu halde dikildi karşıma… Taş çatlasın 14-15 yaşlarında kırmızı yanaklı, tonton bir oğlan.
“İhsan abi bunu bozacakmışsın.” dedi ürkek bir sesle.
Bir paraya baktım, bir de karşımdaki yumurcağa… Önce sinirlendim biraz, işin içinde emrivaki olunca… “Kim gönderdi bunu?”
“Falanca abi gönderdi.”
“İyi de bende bozuk para yok ki. Nasıl bozacakmışım?”
“Bilmiyorum ki abi.”
“İyi.” dedim sonunda, “Ver bozayım.”
Aldım parayı, masanın üzerine güzelce yatırdım. Sonra kalemliğimden bir tükenmez kalem alıp ters çevirdim. Kalemi masanın üzerinde bir-iki tıklatıp her iki elimi de başımın hizasına kaldırdım ve “Hokuuus Pokuuuus!” diye bağırdım alçak sesle. Tontonun öyle bir gülüşü vardı ki görmeliydiniz.

***

Boyoz - Çay
Bir de uyku sersemi halim vardır benim. O daha kötüdür! Çünkü ne zaman ne söyleyeceğimi ben bile kestiremiyorum o halimdeyken. Nasıl mı? Mesela geçen sabahki kahvaltı maceram gibi… Sabah mahmurluğunun da etkisi ile yavaş adımlarla yürüyor ve gözlerimi açabildiğim kadarı ile iş yerime doğru ilerliyordum. Her zaman alış-veriş yaptığım poğaçacının yanına geldiğimde durdum ve “Günaydın.” dedim mahmur bir şekilde.
“Günaydın.” diye yanıtladı poğaçacı neşeli bir şekilde. Her zaman güler yüzlü olan, şişman bir adamdır kendisi. “Ne vereyim?”
“İki boyoz alayım.”
“Hay hay…” dedi ilk sıradaki iki kararmış boyozu kaparak.
“Dur abi onları verme! Onlar çok kara! Sert oluyor onlar, beyazlardan ver.” dedim esneyerek. Sonra da kendimi bile şaşırtacak şekilde şu şekilde devam ettim; “Benim gibi beyaz tenli, senin gibi etli butlu olsun.”
Tabi bunu söylemem ile ellerimle ağzımı kapamam bir oldu ama çok geçti, laf ağızdan çıkmıştı bir kere. Adamcağız bana şöyle bir baktı, ardından da kahkahayı patlattı. Allah’tan… Adamın gülmesi biraz rahatlatmıştı elbette ama ben yine de özür üstüne özür dileyerek ve gayette uyanık bir biçimde oradan uzaklaştım.

Ama durun! Bu daha bir şey değil, beteri de var! Bir akşamüstü ailecek anneannemlere yemeğe gidiyorduk. Ben de yemekten önce bir-iki saat kestirmek üzere uzanmıştım. Her neyse, beni zorla kaldırıp evden çıkarttılar. Allah’tan anneannemlerin evi bize yakın da birkaç adımda vardık apartmanlarına. Annem, babam, ben bindik asansöre, başladık yukarı çıkmaya. Bu arada ben hâlâ uyku sersemliğini tam olarak atamamıştım üzerimden. Üzerimde de üstünde 1979 yazan bir kazak vardı. Babam kazağıma bakarak “Oğlum sen 80 doğumlu değil misin? Neden 1979 yazıyor kazağında?” diye sordu muzipçe.
Adam ne bilsin benim o cevabı vereceğimi… “O imalat tarihim.”
Tabi bu sözü söylememle uyanmam bir oldu. Annemle babam bir bana bir birbirlerine bakarken kızardım, bozardım ama nafile. O asansör nasıl küçüldü, o dört kat nasıl çık çık bitmez oldu, orasını siz düşünün artık.

Ben var ya ben… Bazen şu çenemi bir türlü tutamıyorum ben.

18 comments:

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

:)))
imalat tarihi demek ha

hala gülüyorum
cuk oturmuş :))))

Sihirlitorba dedi ki...

Allah iyiliğini versin emi :))) kahkahayla gülemiyorum da işyerindeyim çünkü...bundan sonra evden okicam senin postları inşaallah...ay gözümden yaş geldi...

Pabuc dedi ki...

ne kadar güldüğümü tahmin etmişsindir :))))

Geveze Anne dedi ki...

ptt de yaşadığın olaya yakın bir durumuda biz hastanede yaşamıştık ama baya bir trajikomik bir ara anlatırım onu:) ama onun dışında 1979 olayı baya bir kötü olmuş senin için:)
görüşmek üzere by:)

mit dedi ki...

@ Aynur (Küçük Hala): Hehehe... Öhöm, kem küm... Demiş bulundum artık bir kere, yapacak bir şey yok :)

@ S.Sepet: Hahaha :) İş yerinde kaytarırsın ha? Al sana ceza, gül bakalım gözlerinden yaş gelinceye kadar :)

@ Pabuç: Hep böyle gülersin inşallah arkadaşım. Okuduğun için teşekkürler ;)

@ Geveze Anne: Merak ettim şimdi anınızı. Böyle de yapılmaz ki :) İnşallah bir ara okuma fırsatı buluruz. 79'u karıştırmayınız lütfen! :)

Mugene dedi ki...

gece gece çok eğlendim :) süpermiş!

Muhammed Alperen İmamoğulları dedi ki...

Zuahahah :D Harikaydı her zamanki gibi, ellerine sağlık çok güldürdün beni, Allah da seni güldürsün :D

mit dedi ki...

@ Mugene: Teşekkür ederim :) Bu yazı çok da içime sinmemişti ama hepinizin güldüğünüzü bilmek beni mutlu etti. Sağ olun.

@ Alperen: Amin Alperen, sağ olasın :) Gülmene çok sevindim. Okuduğun ve yorumladığın için çok çok teşekkürler.

Adsız dedi ki...

mitcim beni çoook güldürdün:))))))

Allah da seni güldürsün her zaman.
hepsine tek tek bayıldım:):) çenen kopmasın ama.sohbetinden büyük keyif alıyorum:)

mit dedi ki...

Sağ ol arkadaşım, teşekkürler. Benim bu hallerime gülmeniz iyi mi değil mi bilemiyorum ama haydi hayırlısı artık :) (Şaka tabii...)

ismi lazım değil :) dedi ki...

ehehehe :P ya mit abi, şu yazıyı dönüp bi kaç defa okudum, okurken sahneyi canlandırdım bir de, nasıl da komik oluyor ama :) anlatım tarzın zaten komik :)Rabbim dünyada ve ahirette gülenlerden eylesin.

mit dedi ki...

Selamlar ismi lazım değil :) Hoş geldi, sefalar getirdin. Bu yorumun beni çok mutlu etti gerçekten de. Çünkü yazarken asıl amacım okuyanın olayları gözünün önünde canlandırabilmesini sağlamak. E öyle okuyunca daha keyifli oluyor ama değil mi? :) Amin, cümlemizi inşallah. Sevgi ve tebessümle...

John Constantine dedi ki...

Takiben mit, uyku sersemliği gerçekten sinir bozucu bir şey. Bir iki anı geldi aklıma yazını okuyunca. :D

mit dedi ki...

Aynen öyle. Özellikle de yanında iflah olmaz bir çene varsa hepten beter :) Sen de yaz, okuyalım o halde ;) Sevgiler...

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Özledim seni Sevgili Mit,yazılarınla eğlenmeyi özledim.:)
Parayı bozma işine de bayıldım.
Sağlıcakla kal değerli kardeşim.

mit dedi ki...

Çok teşekkür ederim, ben de sizi özledim ne yalan söyleyeyim :) Eğer yüzünüzde ufak da olsa bir tebessüm oluşturabildiysem ne mutlu bana! Siz de huzur ve sağlıcakla kalın :)

Adsız dedi ki...

Çeneni tutamaman sana yakışıyor bence ;) Hay senin kopasıca çenen diye birşey yok yani =)

mit dedi ki...

Teşekkür ederim :) Bunu çeneme maruz kalan poğaçacıya, sevgili kapıcımıza, postacıya vs. sormak lazım yine de :)