24 Kasım 2011 Perşembe

İmza günü ve sonrası

Bildiğiniz (ya da bilmediğiniz) üzere geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Kitap Fuarı'nda imza günüm vardı. Hala inanamasam da gerçekten de vardı. Üstelik çok da güzel geçti. Hiç beklemediğim kadar iyi ve eğlenceli... Hem çok güzel insanlarla tanışmış oldum hem de gelme imkanı bulan eş-dostla kucaklaştım binlerce kitapseverin arasında. Ama durun durun, yine ortasından başladım anlatmaya. En iyisi baştan alayım.

Cumartesi günü iş yerimden izin alıp (Hayır, efendim. Olağanüstü bir kıvırma ve atlatma harekatına girişip biraz da zor kullanarak erken çıktığım kocaman bir iftiradır!) soluğu hava alanında aldım. Sorunsuz bir şekilde İstanbul'a vardığımda gözlerim beni alanda karşılayacak olan çok özel birini aramaya başladı. Sonra onu gördüm, o da beni... Ardından birbirimize doğru ağır çekimde koşmaya başladık. Saçlarımız rüzgarda savrulurken kollarımızı hasretle iki yana açmıştık. Onu ne kadar çok sevdiğimi, ne kadar özlediğimi size anlatamam. Yani askerlik arkadaşım Erhan'ı... (Siz kim sanmıştınız?)

Yazılarımı uzun zamandır takip ediyorsanız Erhan ve sevgili eşi Tuğba'dan burada birkaç kez bahsettiğimi hatırlamanız muhtemel (Ayrıca yine yazılarımı uzun bir süredir takip ediyorsanız akıl ve ruh sağlığınızı bozmuş olmam da muhtemel ama o apayrı bir konu). Canımdan çok sevdiğim bu neşeli, bir o kadar da deli dolu çift beni evlerinde konuk etme nezaketinde bulundular sağ olsunlar. Birlikte bütün gece oturduk, muhabbet ettik, müzik dinledik, arada Tuğba'nın ünlü aşçılığı sayesinde doyasıya tıkındık (pilav gerçekten de harikaydı, tekrar belirteyim) ve oyun oynadık. Evet, oyun oynadık. Benim gibi büyümüş de küçülmüşlerden onlar da... En son hatırladığım saatin gece üçü gösterdiği ve benim sürünerek yatağıma gittiğim. Onların ise hala deliler gibi eğlendiği...


Ertesi gün kendimi de şaşırtarak sabahın yedisinde gözlerimi açtım. Oysa geç uyanacağımdan adım gibi emindim. Çok sakindim. Heyecandan yerimde duramayıp yatakta bir sağa bir sola dönmedim kesinlikle. Elim falan da hiiiiç titremiyor, dizlerim birbirine çarpmıyordu. Hatta o kadar sakindim ki tıraş olurken yüzümü Cırt! diye kesiverdim.  O kadar soğukkanlıydım işte...

Ben lavabodaki kanlı eylemimin izlerini temizlemeye çalışırken en az benim kadar heyecanlı olan Tuğba da evin içinde bir o odaya bir bu odaya koşturup duruyordu. Ama aramızdaki en heyecanlı kişi kesinlikle Erhan'dı. Yatağından zorla kalkıp oturma odasına, oradan tekrar yatağına, sonra tekrar oturma odasına yattı kendisi. Hatta arada heyecanını bastıramadı ve ağzını ardına dek açarak esnedi, biraz kaşındı falan... Önünü alamadık, durduramadık kendisini.

Şaka bir yana evde ufak çaplı bir heyecan dalgası vardı haliyle. Hızlı bir hazırlık, ufak bir tıraş kazası ve bol şans dileklerinin ardından Erhan'la beraber önce leziz bir kahvaltı yaptık, ardından da fuarın yolunu tuttuk. Fuar alanı gerçekten de inanılmaz derecede kalabalıktı. Etkinliğin son günü olduğu için bütün İstanbullular oraya koşuşturmuştu sanki. Zorlukla kapılardan geçtim ve kapıdaki görevliye "İmza günüm için geldim." diyerek ücret ödemeden içeriye girmenin keyfini çıkardım. Ardından soluğu BU Yayınlarının standında aldım. Yayınevi yetkililerinden Ali Bey beni samimi bir şekilde karşıladı ve biraz dolaşmamı rica etti ve kısa sürede yerimin hazır olacağını söyledi. "Hay hay..." dedim ve bu fırsatı fuarı turlayarak değerlendirdim.

İthaki standına vardığımda güzel bir sürpriz bekliyordu beni. Ben kendi halimde kitaplara bakar ve gün sonunda cüzdanımda oluşacak muhtemel bir kara deliğin boyutlarını hesaplarken "İhsan Tatari değil mi bu?" diye sordu biri. Başımı kaldırıp şaşkınlıkla sağa sola bakındım. Yanlış duymuştum herhalde. Beni kim tanırdı ki? O esnada aynı soru bir kez daha yinelendi. "İhsan Tatari değil miydi o?" O an Kayıp Rıhtım'dan eretrusilden ile göz göze geldim. Başta onu tanımıyordum elbette. Fakat samimi bir tanışma ve kitap dolu bir sohbetin ardından daha önce tanımadığıma hayıflanmadım desem yalan olur. Böylece kitabımı okuyan ilk kişiyle de tanışmış oldum. Aldığım yorumlar da gayet iyiydi üstelik. Biraz daha muhabbet ettik, sonra da kendisine veda edip mutlu bir şekilde standa döndüm.

Orada Ali Bey beni başta Ferda Bey olmak üzere yayınevi çalışanları olan Can Bey, Erdoğan Bey ve Küçük Erdem'le tanıştırdı. Daha sonra da yazarlarımızdan Ayşe Yamaç, Berrin Aksu, Filiz Tosyalı, Nurettin İğci ve Esra Avgören ile tanışma mutluluğunu yaşadım. Özellikle Ayşe Yamaç'ın beni "Ooo! Hoşgeldin mit!" diye karşılaması benim için günün en güzel ve şaşırtıcı sürprizlerinden biriydi. Ve tabi ki Pelin Saydam... Benim gibi çiçeği burnunda bir yazar olan, samimi ve cana yakın biri kendisi. Üstelik hem yetenekli hem de oldukça iddialı. İkimiz de fuar boyunca birbirimize destek olduk. O benim kitabımı tanıtıp dururken ben de onunkini (Vampir Gölgesi) öneriyordum her gelene. İkimizin de Aşkın Güngör'ün yeni kitabını (Kayıp Ruhlar Kulübü) satma konusundaki azmimiz ise görülmeye değerdi. Şahsen kendiminkinden çok Aşkın abi'nin kitabını sattım. Sanırım aynı şey Pelin için de geçerli.

Neyse efendim, standa oturur oturmaz ilk kitabımı da satmam bir oldu. İlk başlarda heyecanın dozunu biraz fazla kaçırdığım için imzalarım daha çok birer karalamaya benzese de dakikalar geçtikçe yavaşça alışmaya başladım. Arada blog takipçilerimden Aylin ile tanışma fırsatı yakaladım, üniversiteden arkadaşım Bahar onca koşuşturmacasına rağmen ziyaretime geldi, Eretrusilden dayanamayıp bir kitap daha aldı hatta. Ardından bu aralar "8:00" adlı kitabıyla satış rekorları kıran, gönül listelerimizi alt üst eden Alper Kaya geldi yanıma. Sonra bir de baktım Kayıp Rıhtım'dan sevgili Fırtınakıran karşımda! Arkasında da Rıhtım tayfasından KoyuBeyaz, DarLy OpuS, magicalbronze, Canina, Baal ve Amras Ringeril vardı. Bir koşu kalkıp boyunlarına sarıldım hepsinin teker teker. Bir anda standın etrafı kalabalıklaşıverdi onların varlığıyla. Her biriyle elimden geldiğince konuşmaya çalıştım ama neşeli kahkahalar eşliğinde birbirlerini dirsekleyip öne çıkmaya çalıştıklarından bu pek de kolay olmadı. Sonra hem onlar için hem de katılamayan diğer rıhtımlılar için imzaladım kitaplarımı. Şüphe yok ki fuarın en keyifli anlarından biriydi o dakikalar. Ardından bir de röportaj yaptık kendileriyle. Muhabir Hakan Lafsokan (Tunç) sordu, kameraman Alper Güzelçeker (Kaya) çekti. Yakında onu da burada paylaşırım sizlerle. Ne yazık ki beraberliğimiz kısa sürdü ve Rıhtım ekibi bana el sallayarak fuarın kalabalığı arasında kayboldu. O an imzayı falan bırakıp onlara katılmayı nasıl istedim anlatamam.

Onlardan birkaç dakika sonra sevgili Kayra "Keri" Küpçü (FrpNet, Laika, Gölge) ve Göktuğ Canbaba (Tılsım-ı Kudret, Ozanın Şarkısı) çıkageldi insan denizinin arasından. Samimi bir selamlaşma ve ayaküstü bir kaç kelam, iki de imza sonrası onları da uğurladım sonsuz teşekkürlerimle.

Saat 16 sularında, fuarın tuvaletlerini yakından incelemek için dayanılmaz bir his oluştu içimde. Kesinlikle tuvaletim falan geldiğinden değil. Tamamen bilimsel... Öhöm! Her neyse... İmza atarken kıvranıp durmanın (meraktan kıvranıyorum efendim, meraktan) iyi bir şey olmayacağına karar vererek müsaade istedim ve kendimi kalabalığın içine attım. Ama ne kalabalık! 10 adımlık yeri yarım saatte gidemedim. Merakım son raddeye dayanmıştı ki zor da olsa kendimi tuvalete atabildim. Ama çok geç kalmıştım ve hemen geri dönmeliydim. Derken Tuğba ve Erhan'dan telefon geldi, "Baba biz kapıdayız ama üzerimizde para yok!" diyordu Erhan gülerek. Hemen kapılara koşturdum, zar zor buluştuk, para değiş tokuşu yaptık ve çifti içeri aldım. Sonra koştura koştura standa geri döndüm. Ya da dönmeye çalıştım diyelim. Çünkü o esnada gözüme takılan bir kitap bana nerede olduğumu bir anda unutturuverdi. Bir de baktım ki satın alıvermişim. "Eh, madem başladık devam edelim." diyerek diğer stantlara doğru taarruza giriştim.  Son hatırladığım elimin kolumun poşetle dolu olduğu... Arada bir de Laika'ya uğrayıp sevgili Egemen'i ziyaret ettim ve İzmir'den getirdiğim selamları kendisine ilettim.

Standa geri döndüğümde Erhan ile Tuğba beni bekliyorlardı. İki kitap aldılar sağ olsunlar fakat üzerlerinde nakit olmadığı için ve kredi kartı makinesi arızalı olduğu için ödemeyi yapan yine ben oldum. Böylelikle fuarda kendi kitabını satın alan ilk yazar olarak tarihe geçmeme vesile oldular.

Neyse efendim, lafı fazla uzatmayayım. Oldukça güzel ve eğlenceli bir gündü. Aşkın abi'yi göremediğim için biraz üzgündüm, geleceğini söyleyip de katılamayan diğerlerini de öyle... Yine de mutluydum. sonuçta bu hayal etmeye dahi cesaret edemediğim bir şeydi ve gerçek olmuştu. Akşam 19'a kadar oradaydım. Herkesle samimi bir şekilde selamlaştım, kitap değiş tokuşu yaptım ve elim kolum poşetlerle dolu bir şekilde oradan ayrıldım.

***

Ertesi gün fuarın etkisini hala üzerimden atamamıştım. Öyle ki bir ara bankaya gittiğimde veznedar bana imzalamam için banka dekontunu uzattığında "Tabi, kimin adına imzalayayım?" diye sordum yanlışlıkla. Veznedarın şaşkın bakışları ve son derece kalın sesiyle "Neeeeey?" diye sorması görülmeye değerdi doğrusu.

29 comments:

Pabuc dedi ki...

Can-ı Gönülden tebrik ediyorum..Çok sevindim senin adına ve dostların olarak kendi adıma da tabi:) Hayırlı olsun..Şimdi kitabı almak sonradan tekrar tebrik etmek zamanı..İnşaallah Yalovaya gelmiştir kitabın..inşaallah inşaallah..

Sevgiler..

zeynep dedi ki...

Neyyyyyyy:))
Şöhret böyle bişi demek:))
Merakla bekliyordum imza günü yaşadıklarını kaleme almanı asla unutulmaması gereken bir gün.
Tekrar tekrar tebrik ediyorum yolun açık olsun her daim..

HYPATİA dedi ki...

Haha çok eğlenceli bir günmüş...çok heyecanlanıp kendini uyumak için oraya buraya atan arkadaşınıza da çok güldüm.Tuvalet merakınız da beni kırdı geçirdi doğrusu.Benim de öyle bir anım vardı hatta ben tuvaleti çok beğenip (temizlik ve tarzı bakımından) fotoğrafını bile çekmiştim.Kız kardeşim akli dengemin bozuk olduğunu düşünüp garip garip bakmıştı.Uzun ama bir o kadar da akıcı olmuş.Teşekkürler mit keşke bende sizinle tanışabilseydim :(

öykü dedi ki...

o kadar gurur duydum kı anlatamam
oncelıkle senı kutluyorum seker yanaklarndan opuyorum:)

tek tek okudum satırları
erhan la havaalanında saclarınız ucusarak selvı boylum tadındakı karsılasmanızı

fuar alanındakı tatlı kosusuturmayı
herseyı
ve o kadar mutlu oldum kı senın adına ve okuyucun olarak bızler adına

sevgılerımle

Sihirlitorba dedi ki...

gelmeyi çok istiyordum gerçekten ama olmadı,güzel geçmesine sevindim.inşaAllah nice kitaplarının nice imza günlerini görürsün...

Roselyn dedi ki...

İstanbul'da olaydım, geleydim, ne de güzel olurdu.
Bu aralar keşke İstanbul'da olsaydım dediğim çok şey oldu.
Ama 12-13 saat yol -.- Iıııh.
Sevindim iyi geçmesine.

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Harika bir haber bu tebrik ediyorum seni değerli kardeşim,Ankara'da fırsat bulup gidersem soracağım kitabını:)) yolun açık satışın bol olsun.

mit dedi ki...

@ Pabuç: Teşekkürler sevgili DBP :) (sana böyle hitap eden son insan olmayı inatla sürdürüyorum gördüğün gibi :) ) Kitap dağıtımda, yakında tüm kitapçılarda olacak. haberini buradan duyururum, merak etme. Tekrar teşekkürler.

@ Zeynep: Yaa... Ne şöhret, ne şöhret :) Çok teşekkür ederim abla. Ankara'da görüşürüz kısmetse. Sevgiler...

@ Hypatia: Evet, gerçekten de eğlenceli bir gündü benim için :) Sizin tuvalet anınız da bayağı bir ilginçmiş doğrusu. Ben de ona çok güldüm :) İnşallah bir başka sefere, bir başka etkinlikte tanışmak, buluşmak dileğiyle.

@ Öykü: Sağ ol Öykü, çok teşekkür ederim :) Gözlerim seni de aradı ama müsait olamadın herhalde. Beklendin yani, bilesin ;) Ben de öpüyorum, kendine çok iyi bak güzel insan. Sevgiler...

@ S.Torba: Amin, teşekkürler arkadaşım. Seni de çok bekledim, ne yalan söyleyeyim. Gelmeni umuyordum ama olamadı maalesef. Olsun, canımız sağ olsun. Bir başka sefere belki :)

@ İçimden geldiği gibi: Çok teşekkürler, çok sağ olun. Yakında raflara da arzı endam edecek, merak etmeyin. Onun haberini de duyururum sizlere. Görüşmek üzere...

Esin Bozdemir dedi ki...

Bu güzel haberi içimden geldiği gibi bloğundan öğrendim...(hatta bloğunuzu da not ettim izlemeye almak üzere) sizi tebrik ederim..kitabınızı okumak isterim..

kalem yazdıkça konuşur, konuştukça ustalaşırmış...maddi kazanımdan daha da önemlisi işin manevi hazzı!okuru/nuz bol satışınız çok olsun..

emeğinize sağlık...

mit dedi ki...

Çok teşekkür ederim, çok sağ olun. Elbette ki maddi kazanımdan çok işin manevi kısmı önemli benim için de. Güzel dilekleriniz ve değerli yorumlarınız için tekrardan teşekkür ederim. Görüşmek üzere...

Adsız dedi ki...

Çok çok tebrik ederim İhsancım:) ben de yaşadım senin anlatımınla o olağanüstü günü.Daha çok çook imza günleri düzenlemeni dilerim.KırmızıKedi kitabevinde mesela neden olmasın;)Yolun her daim açık olsun hemşerim.en derin sevgilerimle.

mit dedi ki...

Teşekkürler sevgili kamikaze. İnşallah. Bakalım, kısmet :) Bu arada hemşerim demişken bir şey daha geldi aklıma. Fuarda bir bayan sırf İzmir'den geldiğim için aldı kitabı sağ olsun :) Kucak dolusu sevgiler...

Berre dedi ki...

Bir kez daha çokça tebrik ediyorum sevgili İhsan abi, nitekim korkarım ki elimden ve dilimden başka hiçbir şey gelmiyor. Orada olmayı, elleriniz titrerken sizden imza almayı, şansım varsa hiç değilse size "Ben çok sizin çok büyük hayranınızım." demeyi nasıl da isterdim (yürek parçalayan hıçkırık efekti). Evet efendim tahmin edebildiğiniz gibi ağlamıyorum ve yine tahmin edebileceğiniz gibi elbetteki sadece gözüme toz kaçtı. Ama toz ki ne toz, öyle ki aynı aynda iki gözüme birden kaçmayı başarabildi.

Hiç olmazsalara sığınarak kitabınızı en yakın zamanda ele geçirmeyi...öhö, yani satın almayı umut ediyorum. İlk sayfasını siz ve sizin güzel imzanız için her daim boş tutacağım. (konuşmacı bu sahnede ağlayarak ortamdan ayrılır.)

mit dedi ki...

Çok çok teşekkür ederim sevgili berre. Bugün buradaysam bunda en büyük pay sahibi olanlardan biri de sensin. Sonuçta benimle ilk röportajı sen yaptın ve beni dünyalara tanıttın! Öhöm...

Sana buradan iki güzel haber vereyim o zaman. Birincisi BU yayınevi Bursa Kitap Fuarına %90 ihtimalle katılıyor. Bu benim de orada olabileceğim anlamına geliyor. Şartlar el verirse elbette...

İkincisi ise göze kaçan tozlara karşı harika bir icat var elimde; elektrik süpürgesi! Arada kaş-göz çıkarttığı, kel bıraktığı da oluyor ama kesin çözüm sunuyor bu mucizevi alet! Şimdi eğer sabit durursan... Dur, kaçma!

sünter dedi ki...

Cok tebrik ediyorum insallah hayirli ugurlu ve bol okuyucusu olur kitabinizin:)

mit dedi ki...

İnşallah. Çok teşekkürler, çok sağ olun :)

mit dedi ki...

@ Roselyn: Ben bu yorumu nasıl atladım, nasıl cevap yazmadım hala anlamış değilim. Çok çok özür dilerim sevgili Roselyn, mahcup oldum sana karşı. Kesinlikle bir art niyetim yoktu, umarım yanlış anlamamışsındır.

Keşke İstanbul'da olsaymışsın gerçekten. Seninle tanışmak çok büyük keyif ve mutluluk olurdu benim için. Metis'deki Eddings paketlerini görünce kulaklarını çınlatmıştım zaten. Burada olsaydı kesin alırdı dedim içimden. İnşallah bir başka sefere diyelim en azından.

Çok teşekkürler ve tekrardan kusura bakma. Kucak dolusu sevgiler, selamlar...

UYKUSUZ// UYURGEZER dedi ki...

tebrik ederim mit; haberim olsaydı gelir bi imza da ben alırdım, bi daha ki sefere artık :) UYRGZR-.-

mit dedi ki...

Teşekkür ederim. Bir daha ki sefere inşallah :)

Mr. Aşkın Güngör dedi ki...

Gecenin bu yarısı beni böylesine kocaman gülümsettiğin için çok yaşa mit, iyi ki varsın, iyi ki yazıyorsun, iyi ki harika kitabını yayınladık. BU Yayınevi seninle zenginleşti.

mit dedi ki...

Asıl bu mutluluğu ve heyecanı bana yaşattığınız için başta sen olmak üzere tüm BU Yayınevi ekibine ben teşekkür ederim Aşkın Abi. Sizlerle orada olmak büyük keyifti benim için. Tekrar tekrar teşekkürler.

HYPATİA dedi ki...

Biliyorum çok yoğunsunuz...ama sizinde içerisinde bulunduğunuz bir yazım var sayfamda müsait olduğunuzda bakarsanız sevinirim...sevgiler

mit dedi ki...

Estağfurullah, ne demek? Baktım, yorumladım ve en kısa zamanda da yazısını hazırlayacağım. Teşekkürlerimle elbette... Görüşmek üzere.

Çınar dedi ki...

Tebrik ederim başarılarınız daim okuyucunuz bol olsun.

Sevgiler

mit dedi ki...

Teşekkür ederim efendim, çok sağ olun.

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Sevgili Dostum,arkadaşım,blogdaşım Yeni yılını en içten dileklerimle kutlar,2012 yılının hepimize sağlık,mutluluk,başarı ve huzur getirmesini dilerim.

mit dedi ki...

Çok çok teşekkür ederim, çok sağ olun. Ben de sizin ve ailenizin yeni yılını can-ı gönülden kutlarım. Sevgiler...

Adsız dedi ki...

Canım arkadaşım yeni yılın kutlu olsun.Sevdiklerinle nice sağlıklı,huzurlu,mutlu nice yıllar geçirmenizi dilerim.Her şey gönlünüzce olsun..

mit dedi ki...

Teşekkürler arkadaşım, sana da iyi yıllar. Ailene selamlar.