20 Ocak 2012 Cuma

Heykel

Rahmetli dedem henüz genç ve yeni evliyken zorlu bir hastalığa yakalanmış. Ne yapmalı ne etmeli diye düşünürken, soluğu o zamanın ünlü doktorlarından birinin yanında almaya karar vermişler. Apar topar gitmişler bu meşhur doktora. “Doktor Bey halim yaman, bana bir çare!”

Doktor, dedemi güzelce muayene etmiş sonra da bir tedavi yöntemi uygulamaya başlamış. Ama iyi olacağına gittikçe daha kötü oluyormuş dedem. Meğerse ‘ünlü’ doktorumuzun uyguladığı tedavi aslında yanlışmış ve az kalsın o gencecik yaşında dedemi hakkın rahmetine kavuşturuyormuş. Neyse ki bizimkiler durumun farkına varmış da dedem zor da olsa kendisini erken ölümün ve hastalığının pençesinden kurtarmış. Ama o günden itibaren de yaptığı hatadan dolayı doktoru hiç affetmemiş. Küfürbaz bir insan olduğu için de sürekli kulaklarını çınlatmış durmuş yıllar boyunca.

Yıllar yıllar sonra, dedemlerin oturduğu apartmanın karşısındaki parka bir heykel dikildi. Bilin bakalım kimin? Evet, doğru tahmin; o meşhur doktorun heykeli… Bu yetmezmiş gibi parkın ismini de değiştirip doktorun adını verdiler bu yeşil alana. İşin en ilginç tarafı da heykelin duruş şekliydi: bir elini yanındaki kızın omzuna koymuş, diğer eliyle tam da dedemlerin evinin balkonunu gösterecek şekilde ileriye uzatıyordu. Sanki ona bir şeyler anlatıyormuş gibi bir hali vardı. Dedem bu işe çok bozulmuştu tabi. Anneannem ise çok gülmüştü. “Sen çok seversin ya, ondan diktiler herhalde.” deyip deyip gülüyordu. 

“Nereyi gösteriyor bu heykel dede?” diye sormuştuk muzip muzip, balkonda durmuş parktaki heykeli seyrederken.

Dedem şöyle bir durdu, düşündü, sonra da aynen şöyle dedi: “Beni gösteriyor tabi. Bir tek şu pez****gi öldüremedim diyor!” 

11 comments:

coraline dedi ki...

çok sevimli bir hikaye:)

Pabuc dedi ki...

hahahhahaah

Kimin torunusun belli oldu ,ailecek alemmişsiniz

zeynep dedi ki...

:))Keçinin sevmediği ot dibinde biter hesabı:))sizin genlerinizde var bir şey çekiyorsunuz...Mutlu hafta sonlarııı.

mit dedi ki...

@coraline: Teşekkürler, beğenmenize sevindim :)

@Pabuç: Sorma arkadaşım, sorma. Ben de daha ne hikayeler var da anlatamıyorum :)

@Zeynep: Valla aynen öyle abla :) Sana da mutlu hafta sonları.

act dedi ki...

Çok özledim dedemi! İyi ki birlikte o güzel günleri yaşadık, yazınla bir kez daha anmak gerçekten hoş oldu! Ve kulağımda dedemin yazlıktaki sesi yankılandi: Şu ışığı kapatın da uyuyuuun biiiiiiiiiiiiiiiipppppppppppp! (küfürler sansürlü:)

Sihirlitorba dedi ki...

:))))))))) ne hoş ve komik bir anı böyle...Allah iyiliğini versin,çok güldüm...

mit dedi ki...

@act: Ben de çok özledim gerçekten. Yazıyı yazarken sürekli onu yad edip durdum. Bol 'biiip!' eşliğinde tabi :) Ama dediğin gibi; iyi ki yaşamışız o güzel günleri demeli insan. Yorumun için çok teşekkürler canım benim.

@S.Torba: Hep gül, daha çok gül arkadaşım :) Sizi güldürebildiğimi bilmek beni mutlu ediyor. Sevgiler...

Adsız dedi ki...

Bir tek şu pez***gi öldüremedim ahahaha sağlam güldüm yahu:D

mit dedi ki...

Teşekkürler :)

John Constantine dedi ki...

Bir-iki gün evvel arkadaşımın yaşadığı olayı anlatayım kısaca.
Tanıştığımız günün ardından kalbinin aslında delik olduğunu öğrendim. Bizim sevdiğimiz bazı duyguları-belki unuttuğumuz veya tüm sahteliklerin içersinde yaşadığımızı sandığımız- hissetmesi onun için sakıncalıydı. Kalbinin bu durumda olmasını öğreneli bir yıl olmuştu ve düzenli olarak ilaç kullanıyordu, yarı yıl tatilinin ilk haftasında ameliyat veya başka çözüm için muayene oldu. Aklın ötesinde bir durumla karşılaşmak sanırım bu olabilir: Aslında, kalbi delik değilmiş. Paranın tatlılığına aldanan insanların elinde, belki delik olmadığı öğrenilmesin diye bile bile onu yapıp, göstererek ameliyat masasına yatıracaklardı.
Düşünsenize bir yıl boyunca ilaç kullanıyorsunuz, heyecanlanmanız, adrenalin salgılanması vücudunuz için yasak, ölüm riskinizi tetikliyorsunuz lâkin sonra bir öğreniyorsunuz, aslında hepsi boşaymış. Dr. Manhattan'ın güzel bir sözü var: ''Dünyadan ve bu insanlardan sıkıldım, hayatlarının düğümlerine sıkışmaktan da... Mars tek bir mikro organizması bile olmadan kendisini güzel idare edebiliyor, o zaman buraya bir petrol boru hattının döşenmesinin ne faydası var ya da alışveriş merkezinin ?''

mit dedi ki...

Arkadaşın adına üzüldüm doğrusu. Yaşayabileceği pek çok şeyden mahrum kalmıştır bu süre boyunca. hem de içi burkularak... Neyse ki çok geç olmadan gerçeği öğrenmiş çok şükür.

Bu tip olayları çok sık duymaya başladım son zamanlarda. Özel hastaneler herkesi ameliyat masasına yatırmaya pek bir hevesli. İşin ucunda para var ne de olsa. Bu nasıl doktorluktur, bu nasıl bir zihniyettir anlayabilmiş değilim.

Yorum için teşekkürler.