10 Haziran 2014 Salı

Laptopunuz boğulursa...

Şu sıcak yaz günlerinde çalışmak zorundaysanız laptopunuzu kucağınıza çekip yanına bir bardak serinletici içecek almak gibisi yoktur. İstediğiniz yerde oturabilir, masa başının kısıtlamalarından kurtulabilir ve çalışıyormuş gibi görünüp çaktırmadan keyif çatabilirsiniz. Ama... laptopunuz da sıcaktan bunalıp, "O içtiğinden ben de istiyorum!" derse, elinizin hafif bir dokunuşuyla bardağınızın içindekiler tamamen klavye takımınıza dökülürse... işte o zaman serin sulardan sıcak kumlara kafa üstü çakılmış gibi olursunuz! Nereden mi biliyorum? Bizzat yaşadım da ondan! Peki böyle bir durumla karşılaştığınızda ne yapmalı? Gelin size Yorgun Savaşçı farkıyla, adım adım anlatayım!

Laptopunuza su döküldüğünde:

1. Çığlık atın!

2. Hemen bilgisayarınızı kapatıp bataryasını çıkarın. Eğer prize takılıysa onu da sökün.

3. Çığlık atın!

4. Laptopunuzu kaptığınız gibi soluğu en yakın lavaboda alın. Cihazınızı ters çevirin ve içindeki sıvı yavaş yavaş dökülürken uzun bir süre beklemeye hazır olun. Bu süreyi değerlendirirken:
  • a. Çıkan sıvıyla orantılı olarak ağlayabilir,
  • b. Aynadaki yakışıklı/güzel suretinizi seyrederek, fotoğraf çekiliyormuşçasına şekilden şekle girerek kendinizi oyalayabilir,
  • c. Yansımanıza bağırıp çağırarak ve başınıza bu derdi açan asıl kişiyi (!) haşlayarak  rahatlayabilirsiniz.

5. Selpak'ın süper emici fillerini göreve çağırın! Kağıdı özellikle tuşların alt kısımlarına sokmaya ve kenarlarda biriken sıvıları toparlamaya gayret edin. Lütfen büyü güçlerinize başvurmayın, aksi takdirde cihazınız canlanabilir ve o güne dek kendisine çektirdiğiniz eziyetlerin acısını sizden çıkartmaya kalkışabilir. 

6. Tüm bu kurutma işlemlerinden sonra sıra geldi cihazınızın hâlâ yaşayıp yaşamadığını kontrol etmeye. Tamamen hazır olduğunuzda ve kutunuzda büyük hissettiğinizde laptopunuzun bataryasını tekrar takın, kelime-i şehadet getirin ve açmayı deneyin. Eğer çalışırsa (ve küçük bir elektrik kazası sonucu ölmediyseniz) ne mutlu size! Yok, çalışmadıysa teknik servis yolları göründü demektir. Üzgünüm.

7. Eğer adınız İhsan ya da soyadınız Dresden veya lakabınız Yorgun Savaşçı'ysa laptopunuza dökülen şeyin sadece su değil, aksine yapış yapış ve şekerli bir içecek olması çok daha büyük bir ihtimal. Hatta olması gereken şey tam olarak bu! İşte o zaman çok daha zorlu bir işlem bekliyor sizi: tuşlarınızı sökmek. Önce gerekli malzemeleri bir araya toplayın.


Tuşları sökerken dikkat etmeniz gereken ilk şey kaş yapayım derken göz çıkarmamak. Tabii bir de tornavidanın ucunu kaçırıp kendi gözünüzü çıkarmamak da var... Önce internetin derin sularına dalıp tuş takımınızın çıkarılabilir olduğundan emin olun. Sonra da ince uçlu bir tornavida kapıp tuşlarınızı tek tek sökün. Neyi nereden çıkarttığınızı unutmayın tabii, yoksa kendinizi çözülmesi imkansız bir yapbozun başında otururken bulmanız kaçınılmaz. (Hayır efendim! Bana hiç de öyle bir şey olmadı bir kere. Daha kötüsü oldu! Ühü...) Tuşları sabunlu bir suyun içine daldırıp iyice yıkayın. Ama dikkat, sabunun içinde boyaları çıkaracak bir madde olmasın.

8. Eğer tuş takımınız komple çıkarılabiliyorsa klavyeyi olduğu gibi söküp altında biriken şekerli suyu kolonyalı bir mendille silmenizin çok büyük bir faydası olur. Çünkü bu meretler bardakta durdukları gibi durmuyor ve elektronik aksamları hemen oksitlendiriveriyorlar. Tuş takımını sökerken arkadaki bağlantı kablosuna dikkat etmeyi de unutmayın. Aksi takdirde bu bir zaman paradoksu yaratabilir ve zincirleme bir reaksiyonla zaman-mekan sürekliliğini bozarak tüm evreni yok edebilir!


9. Diyelim ki tüm çabalarınıza rağmen klavyenizi kurtaramadınız. Hâlâ yapış yapış ya da bazı tuşları çalışmıyor. Veya tuşları çıkarırken benim gibi bir iki tanesini kırdınız (daha kötüsü oldu demiştim). Ya da arkadaki kabloyu yanlışlıkla kopardınız... İşte o zaman yeni bir klavye takımı satın almalı ve hepsini komple değiştirmelisiniz. (Ya da bunların hiçbiriyle uğraşmayıp teknik servise en başından da gidebilirsiniz tabii...)


Yazımı merhum Ray Bradbury'nin günün anlam ve önemini belirten bir sözüyle bitirmek istiyorum:
"Eh, kafanızı bir güzel karıştırdığıma göre attığınız korku dolu çığlıkları duymak için bu noktada kısa bir ara vermeme müsaade edin."
Not:  Bu yazı sadece eğlence amaçlı yazılmış olup kesinlikle fazla ciddiye alınmamalıdır. Eğer cidden laptopunuzun başına benzer bir olay geldiyse internette konuyla alakalı daha yetkin (ve ciddi) yazılara bakmanızı öneririm.)

Not 2: Bu meşakkatli iş sırasında benden yardımlarını ve tavsiyelerini esirgemeyen bütün dostlara teşekkürler.

4 comments:

foondah dedi ki...

ya geçmiş olsun diyecektim ama öyle komik anlatmışsın ki gülmekten diyemedim :P "çığlık atın" kısımlarına ayrıca bayıldım, harbiden geçmiş olsun ihsan :)

mit dedi ki...

Ehehe, sağ ol Funda :) Uzun zamandır eskisi gibi güldüren yazılar yazamıyordum, bir türlü olmuyordu. O yüzden ayrı bir sevindim bu yoruma. Çok sağ ol :)

Muhammed Alperen İmamoğulları dedi ki...

İhsan abii hahaha :D Ben de geçmiş olsun diyecektim ama yazının sonunda neredeyse "İyi ki klavyesine bir şeyler dökülmüş de bu yazıyı yazmış diyecektim :P Ama demedim, valla demedim.

Benimse "zaman-mekan" sürekliliğinin koptuğu yer, kopma noktam oldu. Ellerine sağlık, seni okumak yine bir zevkti. :)

mit dedi ki...

Ah, bunu söyleyen kaçıncı kişisin bir bilsen. Gaaaaliba cidden de yazım stilimi değiştirmem gerekiyor çünkü insanlar blog tutabileyim diye sürekli bana beddua ediyormuş gibi bir izlenime kapılmaya başlıyorum :)

Şaka bir yana... gülmene çok sevindim! Bir önceki yorumumda da dediğim gibi, performansımı önemli ölçüde kaybetmiştim. O nedenle bu yorumlarınızın benim için önemi büyük. Çok teşekkürler :)