10 Ocak 2024 Çarşamba

Bitmeyen Çeviri Düzeltisi: Perdido Sokağı İstasyonu

Geçen yılın sonundan itibaren Perdido Sokağı İstasyonu'yla China Mieville'in eski çevirilerini düzeltme maceramın üçüncü adımına başladım.

Bu kitabı 2012 yılında okumuş ve çok sevmiştim. Fantastik edebiyatın artık klişeleşmiş öğelerini kullanmak yerine çok farklı ırklar ve teknolojiler kullanan, steampunk ve büyü etmenlerini birleştiren güzel bir romandı. Çevirisini iyi olarak hatırlıyordum ama tıpkı Şehir ve Şehir’de olduğu gibi, orijinal metni görünce aslında ne kadar eksik kaldığını fark etmiş oldum.

Uzun ve karmaşık cümleler sadeleştirilmiş, kelimeler ve betimlemeler atılarak yazılmış örneğin.

Eski Çeviri: Işık kalın, kirli pencerelerle savaşmaktan vazgeçmişti, içerisi iyice loştu.Yeni Çeviri: Işık, sanki kalın ve kirli pencerelere mücadele etmekten yarı yolda vazgeçmişçesine içeriyi gölgelere teslim etmişti.

Eski Çeviri: Nerede yaşadıkları ve neye benzedikleri önemli değildi.
Yeni Çeviri: Nerede yaşadığının ya da nasıl göründüğünün bir önemi yoktu; Umma Balsum da en az usta bir Tekraryapımcı veya genetikçi kadar hünerli bir mucizeciydi.

Bazı yer isimleri, özel isimler, istasyon isimleri, mahalle isimleri, gün isimleri, para birimleri ve özel terimler iki ya da üç farklı şekilde çevrilmiş. Kitabın ilk yarısında ayrı, ikinci yarısında ayrı isimleri olmuş.

Para birimleri çok karıştırılmış. Aynı para birimi üç-dört farklı şekilde çevrilmiş.

Zanꜳt, hꜻa, iƂlis, dæprem gibi yazarın özel simgelerle yazdığı kelimeler olduğu gibi, dümdüz yazılmış: Zanaat, hava, iblis vs.

Jabber diye bir tanrı var kitapta, karakterler sık sık onun adını kullanıyor. Jabber aşkına, Jabber bilir gibi gibi. Bunlar Allah aşkına ya da hay aksi falan filan olmuş. Jabber hiçliğe karışmış.

Bazı şeyler hiç anlaşılmamış. Çevirmen kelimeleri doğru anlamlarıyla çevirmiş ama yazarın ne anlatmak istediğini tam olarak anlayamadığı için kastedilen asıl kelimeyi değil, ona yaklaşık kelimeleri kullanmış. En çok zorlayanı da bu.

Eski Çeviri: İzleyen iki saat içinde hava sertleşmeye başladı.
Yeni Çeviri: Sonraki iki saat içerisinde ortam iyice gerilmeye başladı.

 

Eski Çeviri: “Liman işçisi insanlardan ne haber?”
Yeni Çeviri: “Limandaki insan işçilerden ne haber?”

 

Eski Çeviri: “Buraya gelme niyetim bambaşka, Isaac. Aldığım habere göre sana uğramama değecek bir şeyler varmış.”
Yeni Çeviri: “Beni buraya boş vaatlerle getirmişsin Isaac. Mesajında sana uğrarsam harcadığım zamana değeceği yazıyordu.”

 

Eski Çeviri: Köprünün ardında da kendine özgü o iğrenç kokusuyla, Kinken mezbeleliği vardı. Payanda ve organik çimentoyla desteklenmiş çürük duvarları, arduvaz çatıların ağırlığıyla çöktü çökecekti.
Yeni Çeviri: Onların ardında da sanki soğuktan kamburunu çıkarmışçasına göçmüş arduvaz çatıları, çökmekten ancak payandaları ve organik çimentoları sayesinde kurtulan çürümüş duvarları ve kendine özgü o iğrenç kokusuyla Kinken mezbeleliği yer alıyordu.

 

Eski Çeviri: “Öyleyse iki nedenle, bu durumla daha iyi başa çıkabilecek ajanların yardımını almalıyız –bizden farklı akıl yapısında olmaları çok önemli–. Şimdi, bana göre böyle iki olası ajan var ve onlardan hiç olmazsa birine yaklaşmaktan başka da seçeneğimiz yok gibi.”
Yeni Çeviri: “Bu iki sebepten ötürü mevcut durumla başa çıkabilecek, daha iyi ajanlarla çalışmamız lazım; bizden daha farklı bir zihin yapısına sahip olmaları çok önemli. Şimdi, bana kalırsa bu sınıfa giren sadece iki ajan var ve bunlardan en az birine başvurmaktan başka bir seçeneğimiz yok gibi.”


Annemle babam da hâlâ hasta; ikisi de tam iyileşmedi maalesef. Vaktimin yarısını ev, hastane ve doktor üçgeni alıyor. Bu sebeplerden ötürü çeviri düzeltisini yetiştiremedim. Kitap da 736 sayfa olunca... 

Ama üzerinde çalışmaya devam ediyorum. En kısa sürede tamamlamaya çalışacağım. Bitirdiğimde mutlaka duyururum. Gecikme için kusura bakmayın lütfen. 

0 comments: