21 Ocak 2010 Perşembe

Dünya küçük


Dün sabah işe gitmek için her zamanki gibi koştura koştura evden çıkıp kendimi otobüse zor attım. Hiç sevmediğim bir özelliğimdir bu… Bir yere gideceksem illa son dakikaya kadar oyalanırım. Ondan sonra da yetişmek için deli danalar gibi koştururum. Her neyse efendim. Otobüsümü son saniyede yakalayıp bindim. En arkalara doğru ilerliyordum ki bir de ne göreyim? Benimle aynı bölgede fakat farklı bir firmada çalışan bir bayan arkadaşım tam karşımda bana bakıyor.
“Günaydın.” dedim şaşkınlıkla. “Hayırdır, nereye böyle sabah sabah?”
“Hiç, işe gidiyorum. Ben burada oturuyorum da.” dedi.
“Nasıl yani? Ben de burada oturuyorum ama.” dedim bende.
“Ya?” dedi şaşkınlıkla. O da benim kadar şaşırmıştı bu işe. Ne de olsa bir seneye yakın zamandır yakın yerlerde çalışıyorduk ama aynı yerde oturduğumuzdan haberimiz yoktu. Asıl şok edici kısım ise beni yanında oturan bayanla tanıştırması ile başladı.
“Kuzenim” dedi. Merhabalar ve memnun oldumlar eşliğinde tokalaştık fakat kendisi korkunç derecede tanıdık geliyordu bana. Ben daha bir şey diyemeden kuzeni “Ben sizi bir yerden tanıyorum galiba.” dedi kısık gözlerle.
“Ben de sizi bir yerden çıkaracağım sanki ama nereden?” diye sordum. Ikındık sıkındık, düşündük taşındık, üstüne iki de takla attık ve sonunda bulduk. Bundan 4 sene evvel katıldığım bir sertifika programında tanışmıştım kuzeniyle. Hem de oldukça iyi arkadaştık o zamanlar… Kurs bitince her biten okul vs. gibi şeylerde olduğu gibi biz de kopmuştuk haliyle… İş arkadaşım şaşkınca bir kuzenine bir de bana baktı ve “Vay be! Dünya gerçekten de küçük” dedi gülerek.

Evet, Dünya çok büyük ama bir o kadar da küçük. Bundan yıllar önce, ben askerdeyken yine buna benzer bir olay geçmişti başımdan. Yaz aylarıydı ve ben askerliğimin ortalarındaydım. İçtima alanında sıraya girmiştik ama komutanlardan henüz bir eser yoktu. O gün de yeni askerler katılmıştı birliğe… Hepsi hafif şaşkın bolca hüzünlü bir şekilde etraflarına bakınıyorlardı. Klasik “Ne işim var benim burada?” bakışları… Yeni gelenlerden biri de tam benim yanımda duruyordu sırada. Hadi dedim şununla biraz muhabbet edeyim. Hem tanışmış oluruz hem de gerginliği biraz azalır. Böylece başladım muhabbete… Kısa bir tanışmanın ardından sıra geldi malum soruya; “Nerelisin?” dedim.
“İstanbulluyum.” dedi.
“Hadi ya Ben de İstanbulluyum. Neresinden?” dedim.
“Şurasından.” dedi “Sen neresinden?” dedi.
“Burasından.” dedim. Sonra geldik ikinci malum soruya. “Sivilde ne işle meşguldün?”
“Tekstilciyim.” dedi. “Hadi canım! Ben de tekstilciyim” dedim şaşırarak (O zamanlar tekstil ile uğraşıyordum). “Nerede çalıştın?” dedim.
“Ben daha çok işin mağaza kısmındaydım. Osmanbey’de çalıştım.” dedi.
Osmanbey demesiyle birlikte, kafamın üstünde yanan bir ampul misali, aklıma çılgınca bir olasılık geldi. “Sen falancayı tanıyor musun? Hatta filanca abisi de var.” dedim.
“Ohoo! Tanımaz mıyım? Ben onlarla bayağı uzun bir zaman beraber çalıştık.” diye cevapladı.
“Onlar var ya… Onlar benim amcamın oğulları!” dedim. Yüzündeki şaşkınlık görülmeye değerdi. O günden bugüne kadar da onunla samimi bir dostluk kurduk zaten. Dedim ya, Dünya küçük…

Geçen gün ise Kayıp Rıhtım forumlarında tanıştığım bir arkadaşın benim komşum çıkması ise apayrı bir konu. O şimdi Kocaeli’de ben İzmir’deyim ama çocukluğumuz aynı mahallede geçmiş meğerse… Dünya küçük dostlar. Bakarsınız biz de bir gün bir yerlerde karşılaşırız, ne dersiniz?



Karikatür by Erdil Yaşaroğlu

14 comments:

SirEvo dedi ki...

İzmir'deysen sürekli karşılaşıyoruzdur zaten. :P

mit dedi ki...

Olabilir valla :)

Adsız dedi ki...

dimi, dünya küçük..

_ben blog yazıyorum..

_ aaa bende yazıyorumm..

filan diyerekten olabilir :Pp

SirEvo dedi ki...

Yannız dünya harbiden küçük. Senin olay gibi hiç ummadığın insanlarla hiç ummadığın yerlerde karşılaşıyorsun. Bazen de karşılaşıyorsun ama farkına varmadığın için sonradan azar işitiyorsun, o ayrı bi' olay tabii. :D

Roselyn dedi ki...

şu son bir haftada 2 kere vapurda UrieL ile kaşılaşıyorum.
en bomba olan ise, tamamen rastgele, kapağını beğenerek aldığım dergide, beğendiğim bir resme bakarken resmin tanıdık olduğunu fark etmem, ve çizerin bir sene önce bana küsen arkadaşım olduğunu görmemdi.
Şimdi barıştık =)

mit dedi ki...

@ SimeRanyaM:
- Benim ki o blog? Hangisi senin blog?
- Şu blog...
- Iyy gıcık oluyorum sana! Nasıl yazıyorsun o iğrenç yazıları bilmem ki?
- Ben de sana!

şeklinde olursa durum kötü :)

@ SirEvo: Evet, yine haklısın :) O durumlarda sadece azar işitmekle kurtarırsak şansı sayılırız :)

@ CamaeL: Sizin hatıranız da ilginçmiş gerçekten. Arkadaşınızla barışmanıza sevindim bu arada.

Sihirlitorba dedi ki...

bak yorgun savasçı kardeşim, bir gün istanbul un anadolu yakasında akülü tekerlekli sandalyeyle trafiğin arasında deli gibi manevralar yapan bi kız görürsen o benimdir :)))

mit dedi ki...

Tamam :) Sen de bir gün İzmir'de trafiğin ortasında tavşan gibi bir o yana bir bu yana kaçan birini görürsen, bil ki o benim :)

Adsız dedi ki...

ben de miminiz var efem:) harbiden dünya küçük.bu güzel yazı için teşekkürler:)

Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
mit dedi ki...

@ Kamikaze: Seninle aynı şehirde yaşadığımızı düşünürsek bizim için fazla küçük :) Her an karşılaşma ihtimali var :)

@ teecetveli: Facebook'ta birbirini bulan iki arkadaşım var. İkisi de yıllardır görüşmüyorlarmış ama meğer 2 sokak arayla oturuyorlarmış :) Belki benimdir o şahıs, neden olmasın? Bak bakalım isminin baş harfleri benim m.i.t. ile uyuşuyor mu?

ramazan dedi ki...

ilahi,yazıya yorum için girdim,yorumları okurken sihirlisepette kaldım.çok hoşsunuz.
sevgiler.

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

Nereden nereye süper olmuş bu tesadüf. :))

mit dedi ki...

Böyle ufak ve güzel sürprizlerle karşılaştıkça insanın hayatı daha da bir sevesi geliyor, değil mi? :) Yorumunuz için teşekkürler.