14 Ocak 2010 Perşembe

Nerede bizim eski çizgi filmler?


Zamane gençlerine şöyle bir bakıyorum da… Bugünlerde hepsi bir Ben 10 furyasına tutulmuş gidiyor. “Ben yaban köpeğiyim! Seni şöyle parçalarım! Ben bilmem neyim.” falan deyip birbirlerine kafa göz dalıyorlar. Hesapta oyun oynuyorlar. Birkaç sene önce de Pokemon vardı. O zaman da ben Pikachu, sen Baltazar diyerekten yine birbirlerini yiyiyorlardı ufaklıklar. CD, internet ya da Cartoon Netwok gibi kanallar sayesinde izlemek istedikleri çizgi filmler hep ellerinin altında, gözlerinin önünde. Bizim zamanımızda öyle miydi oysa?

Çizgi filmler bizim için çok kıymetliydi. Öyle her aradığımızda bir tane bulamazdık ya da her canımız isteğinde izleyemezdik. Cumartesi sabahları hiç olmayacak kadar erken saatlerde yataktan kalkıp uykulu gözlerle televizyonun başına dikilirdik. Hiç beklemediğimiz anda bir tanesi ile karşılaştığımızda ise altın bulmuş cüceler gibi sevinirdik. Hatta çizgi filmler uğruna bacak kadar boyumuza bakmadan anne – babamızla bile tartışırdık. “Oğlum bırak da haberleri izleyeyim.” ya da “Evladım, Hayat Ağacı başlayacak şimdi. Ne çizgi filmi?” vb. o zamanlar en çok duyduğumuz sözlerdi herhalde.

Tom ve Jerry’nin bitmek bilmeyen kovalamacaları, He-Man’in İskeletor’a her seferinde haddini bildirmesi, Fred Çakmaktaş’ın Barney ile karıştırdığı haltlar, Heidi’nin Peter’le beraber dağlarda koşturması, hâlâ her fırsatta oluşturmaktan bıkmadığımız Voltran, Pembe Panter, Muppet Show’daki memnuniyetsiz moruklar… Ve şimdi hatırıma gelmeyen nicesi… Saymakla bitmez bizim eski dostlar.

Bilmem anımsar mısınız, Clementine’de ateşli bir yaratık vardı. Tam net hatırlamıyorum ne olduğunu. Şeytani bir şeydi yalnız. Kız kardeşimle ondan korkardık. O çıkınca ikimizde odadan kaçar, koridorda onunla ilgili kısmın bitmesini beklerdik. Facebook’ta açılan gruplara bakılırsa bu konuda yalnız değilmişiz üstelik. Bay Meraklı vardı bir de. Her Pazar rahmetli Cenk Koray’ın Tele Pazar programında çıkardı. Sırf onu kaçırmamak için o programı başından sonuna izlerdim. Ve tabii ki de Susam Sokağı. Edi – Büdü, Kurabiye Canavarı, Kırpık, Minik Kuş…

Hepsinin ortak noktası ne biliyor musunuz peki? Tarzı ve türü ne olursa olsun hepsi bize bir şeyler öğretirdi. Dürüst olmayı, dostluğu, sadakati öğretirlerdi bizlere. Tepemizin tası atınca ortalığı yakıp yıkmayı değil. Bugünkü çocuk programlarında eksik olan şey de bu işte…

21 comments:

Pabuc dedi ki...

Sonunda ''sosyal mesajını''verip konuyu bağlamışsın helal beeee kim tutar seni ,Savaşçının Yorgunu :))

Ben de Voltranı çok severdim o 5 aslandan biri ben olmalıydıııım ;) bay meraklıya da çok gülerdim ''puuuuu''demesine ve korkunç kahkahasına :))

Birde; sen şimdi neden zamane çocuklarının çizgi filmlerini kınadın ki(!) onlarda yaşları ilerlediğin de ''vayy be bizim zamanımızda ne çizgi filmler vardı'' diye yazı yazarlar belki , sen şimdiden ne önlerini kesiyon cık cık cık ;)

Kalemine kuvvet yüreğine sağlık...Saygılar...

YÖRÜNGE dedi ki...

Hele o Clementine'nin ne güzel bir açılış şarkısı vardı. Hiçbir Fransızca şarkıyı o kadar sevmemiştim :)

mit dedi ki...

@ DBP: Eminim diyeceklerdir zamanı gelince. O zaman biz de onlara dönüp "Hadi ordan!" deme şansını yakalamış olucaz işte hehehe :)

@ Yörünge: Clementine'nin açılış müziği apayrı bir efsane zaten. Bugün bile melodisi aklımda... Yorum için teşekkürler.

Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Adsız dedi ki...

Ben bi zamanlar çocukkeneee şeker kız candy vardı. Hani şu sarı saçlı kızın olduğu çizgifilm. Salak şey hayatı öyle dram yüklü idi ki benim çocukluğumu üzüntüye boğmuştu. Anthony yle bi türlü kavuşamamışlardı, yetmezmiş gibi bi de Anthony ölmüştü. He man, susam sokağı, muppet show, jetgiller, şirinler, richi rich, hepsini biliyom ben bunların ya. Allah'ım ben de yaşlanıyorum böhüüüü.

Adsız dedi ki...

Hee bi de şimdikilerden var bi kaç sevdiğim çizgi. Aptal atletik Johnny Bravo'ya, Cedric'e bayılıyorum.

mit dedi ki...

@ teecetveli: Ben de eşşek kadar olduğumda hala Susam Sokağı'nı izleyenler arasındaydım :) Benden 7 yaş küçük kardeşimle oturur izlerdim. Hatta bazen o sıkılır giderdi, ben izlemeye devam ederdim :)

Musti'yi unutmuştum doğrusu. Şimdi sen söyleyince hatırladım. Yakari'nin müziği ise kafamın içinde çalmaya başladı bile. Korkarım bütün gün de çalmaya devam edecek :)

@ oturaklı uçarı: Candy'yi çok iyi hatırlıyorum. Bunalıma sokmuştu beni. Türk filmlerinden beterdi valla. Küçük Emrah yanında halt etmiş... :)

Johny Bravo'yu gördüm ama hiç izlemedim. Komik bir tipi var :) Cedric ise taaa 89'dan beri var olan bir karakter aslında. Milliyet Kardeş'te çizgi bantları çıkardı. Çizgi filmi bize anca teşrif etti, orası ayrı.

Sihirlitorba dedi ki...

susam sokağını ben de çok severdim.hafta içi sabahın köründe kalkıp hem ders çalışır,hem de onları izlerdim :)
80 günde devri alem,civciv kalimero,şirinler,vikingler şu an hatırladığım çizgi filmler.uzun bacaklı babam,sara kru(okunuşu böyleydi:)gibi çok güzel çizgi diziler de vardı.tadları hala damağımda.şimdi yine yayınlasalar yine izlerim.
söylediklerine de ayrıca katılıyorum.şimdiki çizgi filmlerin çocuklara ahlaki değerlerden uzak şeyler öğrettiği kısmına da...

mit dedi ki...

Uzun Bacaklı Babam'ı hayal meyal hatırlıyorum. Bastonunu sallayan bir gölgeden ibaretti galiba. Kalimero ise unutulmaz. "Haksızlık bu öyle değil mi?" :)

Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
mit dedi ki...

Hay bin yer fıstığı! Pepe'nin balonunu da nereden buldun :) Bir an için kendimi o günlerde hissettim yine.

Bu arada iyi mi yaptım kötü mü yaptım bir karar ver artık :)

Çooook sağol...

Adsız dedi ki...

her satırına katılıyorum.:) ahh ahh nerde o bizim zamanımızda ki çizgi filmler.bizi eski mutlu günlerimize gezintiye çıkardığın için teşekkürler mitcim:) clementin'de ki o canavardan korkardım ben de:) yastığın altına başımı koyardım:) pollyanna ve şeker kız candy,çiçek kız favorilerimdendi:) o gün bu gündür pollyanna gibi olmayı sürdürüorum.özellikle ilkokul birinci sınıfta yıl sonunda öğretmenimin verdiği "pollyanna evleniyor" kitabının da etkisi büyük:) bir de çocuk kitaplarını anlat başka bir yazıda ve zevkle okuyalım:)

mit dedi ki...

Rica ederim arkadaşım, beğenmene sevindim. Demek Pollyannacılığın oradan geliyor :) Kitap hakkında yazmak güzel bir fikir bu arda. Neden sen denemiyorsun? :) Güzel olacağına eminim.

ramazan dedi ki...

güzel tespitler.harika.

mit dedi ki...

Teşekkürler Ramazan bey, sağolun.

İnternet Teknikleri dedi ki...

Sayın mit, çok güzel bir konuya değinmişsin.. Çoğunlukla film, dizi vs. şeylere pek takılmam ben..Zaman zaman böyle geçmişi hatırlatan çizgi filmleri izlerim çoğunlukla :) Zamane çizgi filmlerinden en çok hoşuma giden CEDRİC' tir. Şiddetle tavsiye ediyorum..
http://beykozyemekbahane.blogspot.com

mit dedi ki...

Teşekkürler. Cedric aslında zamane çizgi-filmlerinden biri değildir. Kendisi ta 1986 yılından beri afacanlıklarına devam eden bir çizgi roman karakteri. Bize gelişi biraz (!) geç oldu, o kadar :) Tıpkı diğer Frankofon yani Fransız asıllı çizgi-romanlar gibi onun da yeri ayrıdır bende. Fransızların başka hiçbir şeyini sevmem, o ayrı :)

Bugra dedi ki...

Sevgili mit, yine çok güzel bir konu hakkında yazmışsın. Aslında sen yazalı çok olmuş ama yeni görüyorum bu yazıyı ve yorum yapamadan geçemeyeceğim :)

Aynen dediğin gibi günümüz çizgi filmlerinde eksik olan şey, sadakatin geliştirilmemesi ve sevginin aşılanmaması. Eskiden Susam Sokağı, Heidi, Kurabiye Canavarı gibi masum çizgi filmlerine adeta hastaydık. Her haftasonu onları beklerdik. Fakat durum şimdi böyle değil. TV açılır ve bir çizgi film ekrandadır. Çizgi Film kanalları sağolsun.

Bu arada Clementine'deki alevli yaratığın adının Malmoth olması lazım. Emeğine sağlık :)

mit dedi ki...

Bu konuda bana katılmana sevindim sevgili Gilderoy. Gerçekten de durum maalesef böyle ve giderek de kötüleşmeye devam ediyor. Bkz. son günlerde Amerikan basınını çok meşgul eden "Edi ile Büdü evlensin mi?" konusu.

Malmoth? Brrr... Adı bile tüylerimi ürperiyor hala. Hah, o sahneye çıktığında çalan müzik de başladı kulaklarımda :)

Teşekkürler...