21 Mayıs 2010 Cuma

On yüz milyon bin baloncuk yuttum

Gelin bugün değişik bir şeyler yapalım. Şimdi size dün başımdan geçen bir olayı iki farklı şekilde anlatacağım. Bakalım nasıl bulacaksınız.

* Yorgun Savaşçı versiyonu:

Bu aralar bende bastırılamaz bir açlık hissi var. Sürekli karnım aç, devamlı canım bir şeyler istiyor. Sanki ofis arkadaşım değil de ben hamileyim! Sebebini anlayamadım gitti. Havalardan herhalde… Öğle yemeği saati geldiğinde siparişini ilk veren kişi bendim. Hâlbuki hep en son söylerim. Her neyse… Havalar da yavaş yavaş ısınmaya başladığından yemeğin yanında bir de 2 litrelik bir gazoz söyleyelim dedim. Siparişlerimi verdim ve başladım iştahla beklemeye… Ben ve iştah! Birbirlerine ne kadar da yabancı kelimeler… Neyse efendim, kısa bir bekleyişin ardından yemekler ve içecek geldi, paralar ödendi, garson gerisin geriye postaladı ve masaya oturuldu. Ben hemen gazoza saldırdım tabii. Baktım Fruko gelmiş. Maziye gönderilen küçük bir gülümseme ile kapağını çevirdim ve… Anında bir Pat! sesi eşliğinde gazoz köpürmez mi? Sadece köpürse iyi, üstüne üstlük pahalı bahçe fıskiyelerine taş çıkartırcasına püskürüyordu da… “On yüz milyon bin baloncuğun” saldırısına uğradım âdeta. Saniyeler içinde elim, yüzüm, üstüm, başım baştan aşağı gazozla kaplandı. Şöyle bir durdum, gözlüğümü çıkarıp gözlerimi kırpıştırdım. Ofisteki diğer arkadaşlar kahkahayı bastılar tabii… Yavaşça ayağa kalktım, üstüme başıma baktım ve “Böyle bir şey de gelse gelse benim başıma gelir zaten.” diyerek ben de güldüm halime. Bütün gün gazoz lekeli elbiselerimle çalışmak zorunda kaldım. Ofisteki karasinekler de sevgi dolu öpücükleri ve arsız tacizleri ile eşlik ettiler bana.




* Normal hayat versiyonu:

Bu aralar çok acıkıyorum. Sürekli karnım aç, sebebini anlayamadım gitti. Yoksa hastalanacak mıyım? İnşallah ciddi bir şeyim yoktur. Öğle yemeği için siparişimi verdim. Hep aynı şeyleri yemekten bıktım ama yapacak bir şey yok. İş ortamı işte… Havalar yavaş yavaş bunaltıcı bir hale gelmeye başladığından içecek bir şeyler de ısmarladım kendime. Sipariş de pek bir geç geldi, memlekette hiç kimse işini doğru yapmıyor ki birader! Neyse, biraz geç de olsa yemeğim geldi. Parasını ödeyip hemen yemeğe geçtim. Önce gazozu açayım dedim ama demez olaydım. Şişe öyle bir patladı ki üstüm başım olduğu gibi gazoz oldu! Ofistekilerin bana gülmesi ve onlara rezil olmam da yanıma kâr kaldı. Üstelik bütün gün o yapış yapış elbiselerle çalışmak zorunda kaldım, inanabiliyor musunuz? Allah’ım neden hep böyle şeyler benim başıma geliyor anlamıyorum ki?

***

Hangisini tercih edersiniz? Herkes üstteki diyecek, değil mi? Peki aynı olay sizin başınıza gelse nasıl davranırdınız? Bazen hayatın küçük şakalarına katlanabilmek, hayattan zevk almak gerekiyor. Yoksa bu hayat çekilmez olur, bize de yazık…

Ha, bu arada… Gün içinde gazozumdan içmek isteyen arkadaşlarla aramızda geçen diyalog ise aynen şöyleydi;
“Ooo, gazoz da varmış. İçebilir miyiz İhsan Bey?”
“Tabii ki… Yalnız dikkat edin saldırıyor.”

9 comments:

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

yemek sonrası iyi geldi :))

öykü dedi ki...

superdı:) saldıran gazoz

yazına da bayıldım gulumseyerek okudum
bu arada ıstahsızlıgım benım de gectı
bıseyler yemeye acıkmaya basladım:) cok sevınıyroum buna

mit dedi ki...

@ Aynur: Teşekkürler. Tok karnına günde 1 kez okuyunuz :P Hoş geldiniz ve yorum için teşekkürler.

@ Öykü: Sağol Öykü kızı ;) İştahını geri kazanmana çok sevindim. Ama gazozlara dikkat :)

Adramelech dedi ki...

Yazılara yorum yapmaktan nefret eden ben, yorum yapmadan duramadım.

Sondaki espri gerçekten hoşuma gitti.

O değil de acıktım yahu :)

Roselyn dedi ki...

hahahahah! "dikkat! gazoz var!"

hep ilki gibi düşünmek lazım aslında. hehe =)

Sihirlitorba dedi ki...

tabiki ilk yazdığın daha başarılı bir versiyon, hayata katlanmak anlamında :)bu arada geçmiş olsun, Allah başka felaketler göstermesin ;)

mit dedi ki...

@ Baal: Bak bu güzel işte :) Yorum yazdırabilmem yani... İŞin garip tarafı sabah sabah okuyunca bende de bir açlık hissi oluştu :) Sevgiler.

@ Rose: "Ay ne güzel gazozunuz var. Isırır mı?" :) Teşekkürler arkadaşım ;)

@ Sihirli Sepet: Amin :) Allah gazoz ve türevlerinin gazabından korusun :)

NzN dedi ki...

Bu gazoza benzer bir ayran hikayemiz var bizim de ofiscek:)
Toplantı odasında 10 kişi falan yemek yemek için toplanmışken ben sırayla herkesin ayranını açmaya başladım. Hem de çalkaladım hepsini açmadan önce :)
Yanımdaki arkadaşım benim verdiğim ayran kutusunu açmadan önce çalkalamaya başlayınca olan oldu :)) Bütün toplantı salonu& herkesin üstü başı ayran oldu ve herkes gelip üstüne beni öptü!! Ben ardından da dayak gelecek diye beklerken " bu sıkıcı toplantı da sonunda renklendi, ohh eline sağlık" dediler de ben kahkaha krizinden bir sonraki kahkaha krizine geçebildim....
En güzeli böyle hikayeler yaratmak kendine hayatta!

mit dedi ki...

Kesinlikle öyle. Hayat bu şekilde çok daha tahammül edilebilir hatta eğlenceli oluyor. Sizin hatıranız da oldukça ilginç ve komikmiş bu arada :) Okurken çok güldüm :)) Paylaştığınız için teşekkürler...