16 Haziran 2010 Çarşamba

Maç izlemeyi de hiiiiç sevmem zaten canııım...

Hazır Dünya Kupası heyecanı başlamışken ve yer gök futbol muhabbeti ile dolmuşken ben de geçen Avrupa Şampiyonası ile ilgili ilginç bir anımı anlatayım istedim. O şampiyonayı hatırlarsınız. Hani Türkiye Milli Takımı’nın da yer aldığı ve hep son saniye golleri ile galip gelip yüreğimizi ağzımıza getirdiği, aynı zamanda da göğsümüzü kabarttığı o turnuva. Çek Cumhuriyeti maçını hatırlıyor musunuz peki? 2-0 yenilirken Hamit Altıntop ve Nihat Kahveci’nin muhteşem oyunu sayesinde 3-2 kazanmıştık o maçı. Hah, işte o maç.

O zamanlar İzmir Havalimanında, Dış Hatlar Terminalinde çalışıyordum ve akşam vardiyasındaydım. Yanımda da aziz dostum Aziz vardı. Biz müşterilerle ilgilenirken maç başlamış ve hemen yanımızdaki mini-restorandan tezahürat sesleri yükselmeye başlamıştı bile. Bir ara Aziz “Ben bir koşu gidip bakayım.” dedi ve mağazadan çıktı. Ama daha 5 dakika geçmeden geri döndü ve asık bir suratla “1-0 yeniliyoruz.” dedi. Sonra ikinci gol haberi geldi ve moralimiz iyice bozuldu.

“Aman be kanka, boş ver. Biz işimize bakalım.” dedim Aziz’e.

“Aynen kanka. Maçı izlemeyi de hiç istemiyordum zaten.” dedi Aziz.

“Al benden de o kadar. Zaten izleyesim yoktu, şimdi hiç kalmadı.” dedim bende. Ve çalışmaya devam ettik.

Aradan 10 dakika falan anca geçmişti ki Aziz “Ya ben şu maça bir daha bakayım.” diyerek ortadan kayboldu. Zaten birkaç dakika sonra da bizim golümüz geldi. Çok iyi hatırlıyorum tüm hava limanı “Goool!” diye inlemişti, ben de soluğu hemen restoranda almıştım.

“Ne oldu, ne oldu?” diye sordum heyecanla.

“Attık oğlum attık!” dedi Aziz sevinçle.

Biraz orada durup golün tekrarını izlediğimi sonra da koşarak mağazaya döndüğümüzü hatırlıyorum. Ama bizi iyice heyecan basmıştı artık, maç izlemek istemiyoruz ya… 5 dakika aralarla bir o gidiyor ekranın başına bir ben. O sırada Nihat’ın golü geldi ve tüm alan tekrar inledi. 2 dakika sonra da Nihat üçüncü golümüzü attı ve bu kez her yer resmen bir bayram yerine döndü. Yolcu, personel, Türk, Alman demeden herkes birbirine sarılıyor, sevgi gösterilerinde bulunuyorlar ve bu müthiş zaferi kutluyorlardı. Gerçekten görülmeye değer bir andı. Ben de sevinçle Aziz’in boynuna atlamıştım ve ikimiz birden zafer çığlıkları atıyorduk. Kısa bir süre sırıtarak birbirimize baktık. Sonra Aziz “Eee… Sen buradaysan mağazada kim var?” diye sordu yavaşça solan bir sırıtışla.
“Ben de sen varsın sanıyordum.” dedim aynı şekilde solan bir sırıtışla.
“Eee, ben de sen varsın sanıyordum.” dedi Aziz hafif panikleyerek. Son hatırladığım ikimizin de Şener Şen misali ayaklarımız mıçımıza çarpa çarpa koşarak mağazaya döndüğümüzdü.



4 comments:

Teecetveli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Pabuc dedi ki...

:)
Rabbim senin bu hayata bakışını hiç almasın ...Sevgi ve huzurla kal..tebessümde yanından hiç ayrılmasın inşaAllah..Bi de hep mutlu ol bi de hep iyilerle karşılaş bi de tüm duaların kabul olsun bi de yüreğindeki güzellikler her daim yoluna ışık olsun bi de kandilin kutlu olsun..

Huzurla kal...Güzel insan..

mit dedi ki...

@ Teecetveli: Gelir tabii... Hababam sınıfı, Süt Kardeşler vb gibi filmleri izleyerek büyüdüğümüz için bilinçaltımıza kazınmış şeylerden biri o da :) Sevgiler...

@ DBP: Amin, arkadaşım çooook sağol. Dualarının iki katı senin için gelsin. Sana ve ailene de hayırlı kandiller.

Aynur (Küçük Hala) dedi ki...

Merhaba,
ödülünüzü almak üzere gelir misiniz rica etsem :)