29 Ağustos 2010 Pazar

Bunuyor muyum ne?

Bu aralar bunamaya başladığımdan ciddi ciddi şüphelenmeye başladım. Bazen öyle aptalca şeyleri öylesine doğal bir şekilde yapıyorum ki sormayın gitsin. Tam da 30 yaşında olmanın o kadar da kötü bir şey olmadığına inanmaya başlamıştım hâlbuki…

Ramazan’dan bir önceki hafta, sabah kahvaltısında bir bardak da çay içeyim dedim. Bilenler bilir, benim çay ile aram pek yoktur ama malumunuz havalar çok sıcak, insanın canı illa içecek bir şeyler istiyor. Her neyse… Kalktım kendime bir bardak sıcak su aldım, bir tane de sallama çay poşeti attım içine. Poşeti iyice daldırıp çıkarttım, bol bol salladım ki demini iyi salsın. Çayın iyice demlendiğine emin olduktan sonra çay poşetini çıkarttım, iyice sıkıp son damlasına kadar itina ile kuruttum. Ondan sonra da poşeti çöpe atacağıma yanlışlıkla cup! diye yeniden bardağın içine bırakıverdim. Ardından da birkaç saniye boyunca bardağın içinde yüzen poşete şaşkın şaşkın bakakaldım. “Ne yaptım ben ya?” dedim afallamış bir vaziyette, o kadar da uğraşmıştım hâlbuki poşeti kurutmak için…

***

Geçen gün ofiste haldır huldur çalışırken bir dosyaya bakmam gerekti. Masamdan yavaşça kalkıp dosya dolabına doğru ilerledim. Dolabımız gayet sıradan, ahşap bir dolap. Üzerinde ne bir kilit var ne de başka bir şey. Ama bana nereden estiyse cebimden kasanın anahtarlarını çıkartıp dolabın tahta kapağı üzerinde anahtar deliği aramaya başladım. Bir taraftan da kızıyorum kendi kendime, “Nereye kaldırmışlar bu dolabın anahtar deliğini?” diyorum sinirle… Sanki kaldırılıp başka yere götürülebilirmiş gibi… Sonra bir anda ne yaptığımı fark edip bir anahtara bir de dolaba bakmaya başladım gözlerimi kırpıştırarak. “Ne yapıyorum ben ya?”

***

Yine ofiste çalıştığım bir gün… Bir taraftan bilgisayarımın başında otururken bir taraftan da duvardaki panoda asılı olan kâğıtlara bakıyorum. Panodaki kâğıdın bir kısmı başka bir kâğıdın altında kalmış ve okuyamıyorum. Ne yapsam beğenirsiniz. Elimdeki mouse ile duvardaki kâğıdı çekmeye çalıştım. Bir taraftan da “Niye çalışmıyor bu ya?” diye kızıyorum. (Üstelik bunu ilk kez de yapmıyorum.)

Bunuyor muyum ne? 

10 comments:

Newbahar dedi ki...

hey Allahım :))

Komik dalgınlıklar diyelim biz bunlara en iyisi. Lakin 30 undan sonra sanırım beynimizde çıkıyor gençlik evresinden.

Siz en iyisi çayı sevmeye çalışın ve bir güzel çaydanlıkta demleyip, bakın keyfinize.

Selamlar

zeynep dedi ki...

Havalardannnn yoksa bunamakla alakası yokkk..;))dur daha mit sen böyle söylersen ben nine olcağımdır yakında ki..hiç haz etmedim bu fikirden..:((

mit dedi ki...

@ Newbahar: Öyle mi diyelim? :) İyi hadi sizin hatırınız için öyle olsun; dalgın bunaklıklar :)

Çayı sevmemek için bir sürü nedenim var bu arada :) Sevgiler...

@ Zeynep: Yok canım estağfrullah. Sizin aklınızın gayet yerinde olduğuna eminim. Yoksa... Yoksa siz de mi bu tarz şeyler yapıyorsunuz? :))

Pabuc dedi ki...

Unutkanlık/dalgınlık çağın hastalığı en azından şöyle düşün ''Yalnız değilsin'' ;) Senin gibi en az 2 milyar insan vardır, arada farkedilmezsin bile :)))

Sihirlitorba dedi ki...

sen çok yaşa emi arkadaşım...güldürdün beni yine :)))özellikle sonuncusu süperdi...

mit dedi ki...

@ Pabuç: 2 Milyar Yorgun Savaşçı daha mı? Yok, ben almayayım kalsın :)

@ S.Sepet: Sağol arkadaşım, gülümsetebildiysem ne mutlu bana :)

zeynep dedi ki...

Konuyla alakalı değil biliyorum da bana bıraktığın yoruma istinaden bugün okuduğum birşeyi paylaşmak isterim seninle..

Bu sıcakta 16 saat oruç tutatanlara acımayınız...Onlar aç değil, cennette köşkler inşaa edenlerdir!....

mit dedi ki...

Teşekkür ederim bu güzel paylaşımın için. Merak etme, ben de şaka olsun diye yazmıştım zaten. Allah sabrını veriyor çok şükür...

Şimdiden hayırlı iftarlar :)

Hazal dedi ki...

(3 gün önce yazdığım yorumum gitmemiş :S. Bir daha yazıyorum)
Aynı durum bende de var -_-'. Özellikle tv izlerken hortlayıveriyor. En tipi örneği de tv izlerken sıkıldığımda ya da olayların çabuk ilerlemesini sitediğimde ileri tuşu aramam o.O. Yapıyorum bunu evet. Sonra da "ne yapıyorum ben ?!" diye dehşete düştükten sonra birkaç dakika sonra aynısını tekrar yapıyorum :D. Tuş aramak yerine bazen koltuğun kolunda tuş varmış gibi bastırırken yakalıyorum kendimi.

Sizinki bunamaksa benimki ne? Yok yok vazgeçtim söylemeyin :D.

Not: yazıyı okurken çok eğlendim^^

mit dedi ki...

Oooo, kimleri görüyorum? :) Bu staj olayı en çok blog sayfamın işine yarayacak galiba :)

Valla ne yalan söyleyeyim, ben de senin yorumunu okurken çok eğlendim :) Ama seninki bunamak değildir, korkma. olsa olsa tez canlılıktır (çevir kazı yanmasın) :)

Sevgiler...