26 Şubat 2009 Perşembe

Bir kardeşinizin olması ne demek?


Bir kardeşinizin olması ne demek?

* En sevdiğiniz kahve fincanını hiç kullanamamak demek. Çünkü ne zaman mutfağa gitseniz fincanınız ya kirliler arasındadır ya da nazire yapılırmışçasına mutfak masasının ortasında kullanılmış bir vaziyette durmaktadır.

* En sevdiğiniz kıyafetlerinizin siz daha giymeden yıkanmaktan eskimesi demek. Çünkü sizin özel günler için özenle sakladığınız o canım giysilerle kardeşiniz sizden habersiz her çeşit arkadaş toplantısına katılmakta hatta geceleri üst baş değiştirmeden yatıldığı için pijama niyetine kullanılmakta.

* Parfüm, jöle vs. gibi malzemelerinizin siz kullanamadan bitmesi demek.

* Yeni aldığınız bir filmin, kitabın, oyunun vs. sizden önce hatmedilip, sonra da tam siz başındayken, en heyecanlı yerinin gelip size anlatılması ve tüm hevesinizin kursağınızda bırakılması demek.

* Akşamları yorgun argın eve geldiğinizde ya da bilgisayarda önemli bir işiniz olduğunda, bilgisayar karşısında sürekli onu bulmak demek. 1 dakikalık işinizi halledebilmek için 1 saat çene dökmek demek.

* İş yerinde, tüm ciddiyetinizle iş arkadaşlarınızla konuşurken birden odaya dalıp, ensenize patlatıp "naber lan dallama?" diyerek tüm karizmanızı yerle bir etmesi demek (bizzat yaşanmıştır).

* Çoraplarınızı ve iç çamaşırlarınızı koyduğunuz çekmecenin en son bıraktığınızda dolu olmasına rağmen ikinci uğradığınızda tam takır boş olması demek.

* Yağmurlu bir günde evden çıkmadan önce fellik fellik şemsiyenizi aramak ama bulamamak demek. Akşam eve geldiğinizde ise kardeşiniz tarafından bir güzel kullanılıp bir köşeye atılmış bulmak demek. Hatta daha kötüsü o yağmurlu günde şemsiyenizin, kardeşiniz tarafından bir yerlerde unutulduğunu haftalar sonra duymak demek.

* En sevdiğiniz müzik CD'sinin yada kasetinin sizden habersiz alınıp bir daha haber alınamaması demek.

* Size ait herhangi bir eşyanın, sizden habersiz kardeşinizin bir arkadaşına ödünç verilmesi demek. Siz yokluğunu farkedene kadar bundan bahsetmemesi, ödünç verdiğini unutması demek. Ödünç verdiği kişiyi de unutarak o eşyayla aranızdaki bağı kopararak olaya son noktayı koyması demek.

* Uzun uğraşlar, hatta saatler, hatta günler vererek ve severek oynadığınız bir bilgisayar oyununda, tam bitirmeye yaklaştığınız günlerde kendi oyununu yanlışlıkla sizinkinin üzerine kaydetmesi ve oyununuzun bir anda yok olması demek. Bilgisayarın başına geçip de hevesle açtığınızda kayıtlı oyununuzun yerinde yeller esmesi demek.

* Onca para verip gözünüz gibi baktığınız cep telefonunuzun ya da fotoğraf makinanızın gözünüzün önünde çaaat! diye düşürülmesi demek.

* Ama ne olursa olsun can demek...

20 Ekim 2008

9 comments:

mit dedi ki...

Bu yazı, bu sabah mutfak masasında kirli olarak bulduğum kahve fincanıma atfen yazılmıştır :)

Adsız dedi ki...

supersın abııı:))))
benım yok ama anlıyorum senı :)))

mit dedi ki...

anlarsın tabi, askerde 500 tane kardeşin vardı ya.. :)

Adsız dedi ki...

250 tane yaa ben alıyodum iştimaları yanlıs olmasın:)))

Adsız dedi ki...

ihsan ağbeyyy resil etmisin bizi :DDD ama bence bunlar daha cok metinle aranda gecen diyaloglar =)) bnmle alakası yok bnceee :DDD

Adsız dedi ki...

bnde warıımm=) bak kızdrmayın gelir bardak fln ne warsa kırarım heee=)

Adsız dedi ki...

ayrıca resmen metini grdm burdaaa=)

Teecetveli dedi ki...

Sevgili mit,
Çok güzel özetlemişsin. Zormuş be!
Kardeşin kız olsa daha kolay olurdu. En azından kıyafetlerini giyemezdi. Ama o zaman da o senden yakınırdı herhalde. Erkek kardeş büyük olunca çocukluk boyunce güç dengesi kurulamıyor.

mit dedi ki...

Öncelikle hoşgeldin teecetveli. Merak etme, benden ufak bir de kız kardeşim var ve onun da erkek kardeşimden farkı yok :) Kıyafet konusu hariç tabii... Yine de seviyorum kardeşlerimi. Yorum için teşekkürler...