8 Nisan 2010 Perşembe

Gıt gıt gıdak!

Bizim evde âdettir, her Pazar mutlaka tavuk pişirilir. Genellikle haşlanır, yanına da güzel bir pilav… “Mmmm” dediğinizi duyar gibi oluyorum. İşte tavuğa duyulan o iştah bende yaklaşık 4 senedir yok. Neden mi?

Askerliğimi 2005 - 2006 seneleri arasında yaptım ben. Hatırlayacağınız gibi o sene son zamanlarda artık moda olan yeni bir salgın korkusu ile yaşamaktaydık hepimiz; Kuş Gribi… Her tarafta uyarılar, ikazlar dolaşırken kimse tavuk yemez olmuştu ve tavuk fiyatları da oldukça ucuzlamıştı. İşte bu ucuzlama askeriyenin oldukça işine gelmiş olacak ki stoklarda ne kadar tavuk ve hindi varsa hepsini satın almıştı bizim birlik. Bunun sonucunda da yemek menümüzden hindi ya da tavuk kesinlikle eksik olmaz olmuştu. Mesela öğle yemeğinde tavuk mu var? O zaman o akşam kesin hindi çıkıyordu. Öğle yemeğinde hindi varsa o zaman da akşam yemeğinde tavuk veriliyordu. Ve bu 13 ay boyunca böyle devam etti. Sabah akşam tavuk yedirdiler bize. İlk başlarda kuş gribi tehlikesi var diye yememeye çalışıyorduk aslında. Ama sonra bir gün sabah içtiması sırasında Grup Komutanı çıkıp da “Yiyeceksiniz!” deyince hepimiz “Emredersiniz!” diye gıdakladık tabii…

Her gün tavuk her akşam hindi yiye yiye sonunda tavuk ve türevlerinde nefret eder hale geldim. “Allah’tan kahvaltıda da tavuk vermiyorlar, yoksa ne yapardık?” diye yakınırken Ramazan ayı geldi çattı. Sahura kalktık, bir de ne görelim? Tavuk ve hindi! Hem de ikisi bir arada! Şaka gibi, değil mi?

O yüzden askerden döndüğümden beri tavuk yemeklerinden itina ile kaçar oldum. Olansa bizim Pazar günü tavuk yeme âdetimize oldu.

13 comments:

Pabuc dedi ki...

Sen şimdi Yılbaşında Fırında hindi de yemiyorsundur..

Sen şimdi pikniğe gittiğinde ızgara kanat da yemiyorsundur..

Sen şimdi tavuk döner de yemiyorsundur denize nazır..

Allah bilir sen Tavuk göğsü tatlısınıda yemezsin..

Ama ben şimdi senin adına çok üzüldüm ;)

Lütfen yazmaya bu kadar ara verme...Konuyla alakalı değildi ama aklıma gelmişken yazayım dedim ...Allah'a emanetsin güzel yüreklerden biri..

mit dedi ki...

İçerisinde "tavuk" kelimesi geçen sevdiğim tek şeyi bulmuşsun bak :) Tavuk göğsü tatlısına bayılırım!

Ben de daha sık yazmak istiyorum inan ama hem moral olarak iyi değilim hem de hala çok yoğunum. Ya fırsat bulamıyorum ya da fırsatım olduğunda içimde o isteği bulamıyorum.

Sen de Allah'a emanet ol arkadaşım.

Sihirlitorba dedi ki...

Mit nerelerdesin?sesin sedan çıkmadı ne zamandır? inşaallah aksilik falan yoktur...şimdi gelelim asıl meselemize:ben acayip derecede tavuk sever biriyim...hatta yazını okurken bütün tavuk pişitme yöntemleri ve bu yöntemlerle pişirilen tavuklar bir bir geçiş yaptılar gözümün önünden :)öyleki tavuk denilince aklıma artık canlısı bile gelmiyor :)))yaaaa işte böyle benim tavuk sevgim de...sana gelince arkadaşım sadece bi şanssızlık yaşamışsın...

mit dedi ki...

Selamlar arkadaşım. Bu aralar arayı fazla açıyorum farkındayım, kusura bakmayın.

Neden bilmiyorum ama senden böyle bir yorumun geleceğini biliyordum :) İşin ilginç tarafı ne biliyor musun? Dün akşam eve gittiğimde evde tavuk vardı :)

Sevgilerimle...

Adsız dedi ki...

Mitcim umarım iyisindir.hayatında her şeyin yolunda gitmesini diliyorum.Hayırlı cumalar dilerim.

Çokk üzüldüm valla tavuk yememene ama ben de olsam yiyemezdim.bir gün gelir bakarsın ki canın tavuk çekmiş:)

kendine çook iyi bak dostum.her şey gönlünce olsun.

Şarküteri dedi ki...

Ooo askerlik anısı... Tam bana hitab etmiş. Biz kanatlı etlerini mum yakıp arıyoruz şu anda hocam. Daha çok manda eti çıkıyor, ya da su aygırı da olabilir. Tam tarif edemiyorum, hani sıcak kumlardan soğuk denizlere geçerken ayağını bir kayaya çarparsın ya öyle. O eti yediğinde midende işte öyle bir ağrı duyuyorsun.

Bize emreden yok çok şükür, kendi kendimize aç kalma hakkımızı kullanabiliyoruz.

Saygılar..

mit dedi ki...

@ kamikaze: Sağol sevgili arkadaşım, iyiyim. Belki bir gün üstümüzden bir tavuk geçeeer, kanadından bir but düşeeer :) Sana da hayırlı cumalar ve yolunda hayatlar ;)

@ Şarküteri: Allah sabır versin arkadaşım, ne diyeyim? O yollardan mutlaka ama mutlaka geçmeli, tenis topu gibi seken köfteleri yemeli, su aygırı eti çiğnemeli, 300 kişi ile aynı ortamda yatıp kalkmalı ve birlikte banyo yapmalı Türk erkeği... Kaderimiz bu :) Saygılar

Unknown dedi ki...

ya o kuş gribi 2001 de de çıkmıştı hamileydim zaten kokuyordu bana tavuk o gün bu gündür tercih etmem mecbursam yerim çünkü balık hiç yemiyorum ıyyy bir ara balık yemi mi yedirmişlerdi de bana balık gibi kokuyordu tavuk bak hatırlayamdım
çok sabırlıymışsın onca ay yemişsin tavuğu kuzenim sadece meyve yoğurt yemiş dışardan alıp askerdeyken 5 ayda 15 kilo verdi lakin sanırım senin verecek kilon da yokmuş:))

mit dedi ki...

2001'deki Deli Dana hastalığıydı galiba. Çünkü kuş gribinin askerliğim süresinde olduğuna eminim. Marş söyleyerek cesur asker rolünde yürürken yerde ölü bir kuş görürsek ciyak ciyak kaçıyorduk :) Ve evet, verecek kilom yoktu, hala da yok :)

İçimden Geldiği Gibi dedi ki...

:)))
İyiki bayanları askere göndermiyorlar.
Tavuk yemeklerinden uzaklaşma bende de dönem dönem oluyor.
Özleyince herşey normale dönüyor.

mit dedi ki...

Ah bir de ben özlesem. Bu işe de en çok annem sevinir :) Ben genelde kadınların askere gitmek istediğini sanıyordum bu arada.

kusad dedi ki...

İyi bir takipçiniz değilim ne var ne yok diye bakarken bu yazıyı biraz okudum zevkli bir yazı olmuş.Ama yazıdan çok bunlarda ilginizi çekebilir kısmı ilgimi çekti özellikle resimler çok dikkat çekici.
Buyrun bir bakın.http://pic1.resimupload.com/r2/resim_874926976.bmp

mit dedi ki...

Teşekkürler kusad, uğradığın ve okuduğun için sağol. Resimler de bayağı ilgi çekici ve iştah kabartıcı denk gelmiş sana :) Sevgiler...